Greenpeace bayrak gemisi harika bir yelkenli Gökkuşağı Savaşçısı-Rainbow Warrior III

Rainbow Warrior (Gökkuşağı Savaşçısı) adı nereden geliyor..

Geminin adı, Cree kabilesine ait bir efsaneye dayanıyor. Efsaneye göre; gün gelecek, yerküre hastalanacak. İşte o zaman, dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerden, lafa değil işe bakan insanlar toplanıp bir kabile oluşturacak. Bu kabile yerküreyi iyileştirmek için çalışacaklar. Onlara "Gökkuşağı Savaşçıları" adı verilecek. 



Greenpeace Rainbow Warrior 1985 yılından beri, üç kuşaktır daha güzel bir dünya ve yaşanabilir bir gelecek için mücadele ediyor. 

İlk gemi paslı bir balıkçı trol teknesi idi ve el ile taşlandı, üzerine bir güvercin ve gökkuşağı resmi boyandı.

Balinaları kurtararak, radyoaktif atıkların dökülmesine karşı çıkarak ve Pasifik'ten Kuzey kutup bölgesi'ne kadar nükleer silahların testleri yapılan yasak bölgenin doğrudan içine seyahat ederek tarih yazdı.

Onun tarihte ki seyahati, Paris'teki ürkek politikacıların Fransız ajanlarına gemiyi Yeni Zelanda'da batırmalarını emrettikleri zaman son buldu. Ve 1985 yılında gemiyi bombaladılar.



Bu acı olay sonrası, Greenpeace azimle yeni gemiyi inşaa etti. Bu gemi, 22 yıl çevreyi korumak adına tüm dünya denizlerini dolaştı. Görevini yenisine bırakma zamanı geldiğinde, "Rainbow Warrior II" Bangladeş’te bir insani yardım kuruluşuna bağışlandı,gemiyi alan Friendship adlı Bangladeşli yardım örgütü, geminin adını yine "Gökkuşağı" anlamına gelen "Rongdhonu" olarak değiştirdi ve bu kuruluş gemiyi yüzer hastane olarak kullanmaya başladı.



Rainbow Warrior III, en az 50 yıl süresince kullanılmak için inşaa edilmiş özel yapım bir yelkenli tekne. 57 mt boy 11 mt.genişliği olan bu geminin iki  A-yapılı direğini gördüğünüz zaman bunu hemen anlıyorsunuz.




Her detayı sürdürülebilirlik akılda tutularak tasarlanan bu gemi, biyositlerden %100 arındırılmış gövdesindeki sert kaplamadan, kabinlerinin FSC ahşabına; güvertesindeki geri dönüşüm sistemlerinden, biyolojik atık su arıtmasına kadar ustalıkla inşaa edildi. Gemi, esas olarak rüzgar gücüyle yelkenleri ile ve hava uygun olmadığında etkin dizel-elektrik gücüne dönüştürme opsiyonu ile yol alıyor. Devrim niteliğindeki direk tasarımı onun daha fazla yelken taşımasına olanak sağlıyor ve radyo antenleri, internet ve uydu iletişimini temin eden çanak antenler için montaj alanı olarak kullanılıyor. Bu sistem, uzak yerlerden video yayını yapabilmeyi ve okyanustan internet bağlantısı sağlıyor. Gemi de; çeşitli çok amaçlı salonlar, helikopter iniş alanı ve 2 hızlı eylem botu ile 30 kişilik barınma alanı bulunuyor..




devamını oku →

Panama-Florida seyir notları 3-Key West-West Palm Beach FL

Nerede kalmıştık ???? Meksika Körfezine geldik..Caraib denizi bitti ..
Evettt yine rüzgar 50-60 aralığından ve bazen de kafaya yakın gelmeye başladı Küba’ya yaklaştık .. Haritadan görüyoruz ancak oldukça açığından geçtiğimiz için kara gözükmüyor. Gemi trafiği ve inshore trafik için ayrılmış alanları kontrol ederek onların üst sınırından geçiyoruz. Güzel yelken yaptık uzun süre ki bu çok iyi oldu azalan mazot gerilim yaratıyor ama sorun değil rüzgarsız kalmayacağımız açık . Key west Amerika’nın "0 mile" dedikleri başlangıç kasabası ve oraya girmeye karar veriyoruz. Çok güzel bir yer olduğunu duymuştum, Türkiye’den herkesin siparişi var zaten …Dünyadaki en güzel güneş batışı oradan izleniyormuş dedi kim ile konuşsam..Göreceğiz.. Akşam oldu yaklaşık 60 mil yolumuz kaldı heyecanla dinlenme eğlenme yemekler konuşuyoruz. Bu arada içeride yeşil mercimek içine Türkiye'den gelme et kavurması ve ev eriştesi ile akşam yemeği pişiyor. Yazık Serhad bey 10 yıldır yemedim dedi ..

Saat akşam 20.00 civarında, 6-7 mil uzağımızda şimşekler çakmaya başladı..Öncelikle sancak tarafımızda idiler bir anda iskele tarafında da ve önümüzde ileride de görülmeye başlayınca hafiften paniklemeye başladık. Dikkatle gözlüyoruz, rüzgar artıyor 19 knot görmeye başladık, hava iyice karardı. Her yönde şimşekler var ancak üzerimize mi geliyorlar geçip gidiyorlar mı anlamak zor. 

Uydu telefonunun internet bağlantısı ile hava durumu alıyoruz acilen ve anlaşılan Tampa üzerinde bir storm-fırtına var aşağıya Meksika körfezine doğru iniyor. Rotadan iskele yönünde çıkmaya başlıyoruz iki yönde de şimşekler uzağımızda kalmaya başladı ancak çözüm değil tekrar kısa süre sonra rotaya döndük. 40 mil kaldı Key-West'e, rüzgar hızı 20-21 knot oluyor.. Cenovayı kapattık ana yelken camadan motor açtık yola devam. Yemek yeme fikri uçtu gitti, herkes teknenin üstünde ilerimizdeki hava hareketini gözlüyoruz. Sabaha birkaç saat kaldı KeyWest’e kapağı atsak nasıl rahatlayacağız. Neyse gün ışıyor, fırtına uzaklaştı sanırım..Şimdi görev KeyWest’e girişdeki yaklaşık 2 millik kanal şamandıralarını bulmak. Çok sayıda sığlık var bu bölgede ve geldiğimiz rotada da vardı, dikkkatle takip etmek gerekiyor..
Sancak kırmızı iskele yeşil markalama renkleri deniz üzerindekiler için farklı. Büyük bir yolcu gemisi önümüzde kanala girme manevrası yapıyor güzel emin olduk girişten ve ilk şamandıra sancakda kırmızı aaa o da ne müzik yayını yapıyor .. 
Dedik ki deniz kuşları ve canlılara konser..Sanırım hoş geldiniz müziği ve 1.şamandıra hatırlatması. Yola devam dikkatli bir şekilde ilerledik bir sonraki kırmızıyı bularak, oldukça harika görüntüler ile KeyWest'de Brigth marina mazot iskelesine bağlandık. 
Derin bir ohhh çektik atladık iskeleye 7 gün sonra.. Yürümek harika.Hemen el yüz yıkama mazot alma ve ülkeye giriş işlemleri veee yemekkk..Aç herkes dün gece bu sabah hiçbirşey yenmedi..Key West şahane bir yer, tatil kasabası gibi sanki 1950 lere dödük birden filmin içine giriverdik, eski Amerika filmlerini andıran korunmuş tarihi doku, insanlar rahat, hava 30-35 derece, heryerde harika yelkenliler var.. 

Mutlaka bir kez daha buraya gelip uzunca kalmayı ve bu kasabadan başlayan intercostal dedikleri dev genişlikte ve üzerinde yüzlerce köprü olan su kanalı içinden seyahat ile Amerika’nın kuzeyine gitmeyi kafama yazıyorum..

Sabah güneş doğuşunu gördük şimdi batış vakti..Bizim için de yola çıkma zamanı.. Vira demir pardon vira benzin istasyonu bağlanma iskelesi..Saatine 10 dolar aldılar toplam 79 dolar park parası..Akşam 17.00 yi geçti marina benzinci ofis kapanıyor, isterseniz sabaha kadar kalın dedi görevli. Demek ki akşam gelsen; ücretsiz konaklamak mümkün ofis açılmadan kaçmak koşulu ile :)) 

Tatlı su ile duş dahi aldık gün içinde..İstekler o kadar azalıyor ki deniz yaşamı seni, seninle mutlu etmeyi öğretiyor. Başka hiçbir şeye ihtiyacın yok aslında, şehirde sanal sahte mutluluklar..Hortum ile teknenin arkasında uzun uzun duş yapmak bugünün extra hediyesi..Yol boyunca tatlı suyu idareli kullanmak adına hep tuzlu su banyosu yapmıştık..

Akşam 17.30 avara olduk KeyWest hoşça kal.. 

Rota; Florida West Palm Beach. Mazot full extra yedeklerde var, rüzgar kafadan geliyor tamam yukarı dönene kadar motor ile gidelim. 
Ohhh misss mavitur havası teknede.. aaa hızlanıyoruz akıntı inanılmaz 2-2,5 knot iken 5 lere çıktı. Bu arada Küba karası biter bitmez okyanus soluganları yandan tam bordadan geliyor. En sevmediğim deniz hali. Nasıl sinir bozucu bir yalpa neyse görünen o ki uzun sürmeyecek rota gereği az sonra döneceğiz ve 40-50 mil sonra kıçımıza alacağız onları. Umulandan önce varacağız anlaşılan. Uyumak için içeri giriyorum.
Akşamüzeri teknenin üzerine çıktım ve kafamı çeviriyorum; tanrım bu ne güzellik Miami slüeti önünde yelken yapıyoruz. Tüm şehir akıyor yanımızdan saatlerce.
Akşam yemeğimiz Miami manzaralı. Yemekte KeyWest alışverişi tavuk ile yapılan yemek ve arpa şehriye pilavı ile şarabımız var. Saat gece 23.00 oldu ve iyice yaklaştık West Palm Beach'e. Burada da kanal girişi yapılacak iç sulara geçeceğiz. Kalacağımız marinayı bulmak sonraki görev. Riviera Beach Marina.
Kanal burada oldukça kısa ancak karanlık ışıklar yanıltıcı ve ürkütücü..Denizde trafik var mavnalar geçiyor koskocaman çekiciler ve ağaç yüklü dev sallar düşünün. Bunların durması da mümkün olmuyormuş. Neyseki Lisely ve Serhad gerçekten çok dikkatli ve bilgili, bizi sağ salim marinaya getirdiler. Ohh bağlandık.. Ne görevli var ne bizi karşılayan, ne güvenlik.. Alem buralar. 
Sabah dostlar geliyor, Türkiye'den haberdar edilmişler tanışmaya geldiler burada yaşıyorlar hoş geldiniz demek için teknedeler birlikte kahvaltı yapıyoruz. 
9.günü denizde oluşumuzun ve vardık yerimize..Sevim'in gözleri doluyor..

Riviera Beach Marina sakin şehirin biraz dışında kıyısında eğlenceli ve düzenli bir yer. Tiki bar clup hemen yanımız şahane müzik grupları çıkıyor geceleri. Dün gece Blues yapan bir grup vardı uzun uzun çaldılar. Bugün ben bu yazıyı yazar iken, haftasonu çoluk çocuk geldi şehir. Bizim marinadan karşımızdaki Pienut adasına botlarla seferler yapılıyor. Minicik bir ada piknik deniz için oraya gidiyor şehir halkı. Hiçbir tesis yok üzerinde.

Marina da kano kiralayan, dalışa, balığa götüren tekneler var. Ben en çok korsancılık oynatan tekneyi sevdim. Balık avcılığı ciddi profesyonel bir hobi tüm bu bölgede. Ticari balıkçılık yasak o sebep kendilerine balık tutuyorlarmış. Denize açılıp balık safariler düzenliyorlar. Marinanın içinde de dev balıklar yüzüyor Jack diyorlar onlara, bir sürü de pelikanımız var..Safariden dönen balıkçılar eve giderken ayıklıyor kesiyor kocaman balıkları ve atılan balık artıklarını paylaşıyor bizim evcilleşmiş dostlar..

Az önce teknenin yakınına kadar gelen bir sincap geçti yoldan, hava biraz kapalı güneş yok ama çok ılık.. Şort, tişört yaşıyoruz. Deniz suyu sıcaklığı tüm seyahat boyunca 31-34 arası idi, göstergelerde takip ettiğim. İçine girince hayal edin dışarısı serin oluyor.. Bir hafta daha buradayız sonrası uçak ile dönüş. Esenyel gemi ile dönecek Türkiye'ye.

Tüm yaşananlar ki şimdilik hepi topu geçen 2 hafta içindekiler hayatımdaki çok çok iyi ki lerden birkaçı sadece.. 


Anılar biriktirmek bizimkisi..

Teşekkürler Esenyell..Sağlıcakla kal, hep mutlu ol..



3.mayıs.2014 / FloridaUSA



devamını oku →

Panama-Florida seyir notları 2




San Blast adalarına 21 nisan’da Panama’dan çıkış işlemlerini yaptırmak için gittiğimizde ofis kapanmış idi ve geceyi alargada adaların ortasında denizde geçirdik. Hani filmlerde olurya “kara göründüüü” diye bağırır birisi ve kamera palmiyeleri olan küçük altın sarısı dümdüz bir sahile döner..İşte San Blast adaları denen adalar grubu aynen bunun gibi irili ufaklı birsürü adadan oluşan bir güzellik. Ertesi sabah botumuzu şişirmek ki yine sorun yaratmıştı ..Ne yaparız diye düşünür iken Alahandro’yu bulduk. Botu ile bizi aldı götürdü getirdi yan teknenin kaptanı İspanyol bir genç adam. 2 paket sigara verdik çok mutlu oldu buralarda para değil istekler ihtiyaçlar en değerli anlaşılan.



Yola çıkmaya hazırız, demirin yukarı çekme zamanı hoop ilk sınav vee ırgat motoru stop .. Denizcilik sorunlara çözüm üretme sanatı. Hemen Lisely iki arka vinçe halat aldı ve birer şakıl ile demirin zincirine bir sağ bir sol derken yarım saat sonunda çektik takım çalışması herkesin üstü başı yağ parmak içleri leş .. olsun mutluyuz her şey yolunda. Teknemiz Esenyell 46 feet Bavaria Crusier tipi ve son derece donanımlı insana çok güven veren bir kayık. Ben seviyorum teknelere kayık demesini. Bodrum’lu ustalardan duymuş çok sevmiştim yıllar önce..
Esenyell; 2006 da alınmış, 2009 da da dünya turuna başlamışlar Sevim-Halil ADALI çifti. Radar Jeneratör çift buzdolabı ve daha neler neler ne isterseniz var teknemizde. Ev sahibimiz çok çalışkan bir hanım ve tekneyi çok iyi tanıyor. Yelkenciliği denizciliği yolda tamamlayacak diye şakalşıyoruz. Kocadan hoca olmuyor anlaşılan bunca yıl Halil bey dümende Sevim hanım co-pilot harika bir hayat yaşanmış..Onlar adına teknenin yaşama dönmesi ve yıllar sonra tekrar yola çıkmasına çok çok seviniyorum.

Yolculuk farklı etaplardan oluşuyor ..Serhat bey planlamayı ipad üzerinde Navionics ile yapmış ve ilk 4 günlük hava raporunu almış .

Adalardan ayrılmamız ile 30 derece kafadan rüzgar ile uzun bir seyir yaptık. Birkaç gün bu şekilde motor yelken devamlı Nikaragua açıklarına doğru ilerledik. Sonra rota doğulu rüzgarları almamıza uygun olarak farklı dönüş noktalarına geldik ve yelken seyrimiz keyifli olmaya başladı. Genelde 60-90 derece aralığında alıyoruz ki bu tam istediğimiz açı. Kaba dalga hiç yok, rüzgar hızı 11-15 knot arası değişiyor. Yola çıktığımız ilk gün çok kaba dalga almıştık ve Sevim ile ben biraz kötü olduk ama geçti..Şimdi herkes iyi tekne mutlu biz mutlu.. Geceleri hem gemi trafiğini kontrol etmek için radarı açıyoruz hem de şarj etsin aküler amaçlı motor seyri yapılıyor. Fazla trafik yok hiç yok desek doğru olur.. Sadece uzaktan geçen birkaç gemi gördük şimdiye kadar. Akıntı var çıktığımızdan beri tüm Caraib denizi boyunca yukarı doğru 2,5 knot ortalama akıntı bize yardım ediyor..Harika görüntüler, harika gün batışları, harika bir küçük kuş ..Tüm gece içeride teknede kaldı dinlendi sabah uçtu..Alışılmadık ama anlamlı bir sürü şey.. İlk kez balık tuttuk bir mahi mahi yeşil-mavi kalın derisi olan yaklaşık 1 metre . Afiyetle yedik dün gece, bugüne de arttı çok doyurucu bir de kafasından süper çorba yaptım …

Ekmekleri de artık teknede yapmaya başladık. Geceleri 4-5 er saatlık vardiyalar ile tekne üstü görev yapıyoruz. Gündüz herkes dağınık. Genelde kızlar ellerinde birer kitap, Serhat bey yazık dümen başında denizi gözlüyor göstergelere bakıyor, otopilot çalışkan arkadaşımız tekneyi kullanıyor..

Ne kadar şanslıyız dedim dün gece tamamen yıldızlardan oluşan bir gökyüzünün altında yemek yerken, hepimiz evet onayladık...

Lisely'a a çok sayıda Türk adeti, geleneği, şakası, yemek tarifi öğretmiş olmayız; konu dönüp dolaşıp Türkiye’ye geliyor bir yerden sonra..

Grand Cayman adalarına uğramak ve mazot almak düşüncemizden vazgeçtik, yaklaşık 75 mil yoldan ayrılmamız anlamına gelecekti. Bir de tekneleri ilaçlıyorlar belki diye Sevim duyunca ki tekne sürekli temizlik bakım halinde; ben 2 günde çıkamam oradan dedi..

Şu an Küba’ya yaklaşıyoruz yaklaşık bir günlük yolumuz var. Küba’ya maalesef giremeyaceğiz teknedeki iki Amerikan vatandaşı için suç unsuru hapis cezasına varan yaptırımları olabilirmiş. Direkt Key West tarafına geçeceğiz. Mazot konusununda sorun yaşayabiliriz mutlaka bir durak gerekecek..

Dün itibari ile hava durumu raporlarını yeniledik ve tam istediğimiz doğulu rüzgarın olduğunu öğrendik Küba’dan sonra işler iyice kolaylaşıyor gözüküyor. Bu haberlere çok sevindik ve Cahit Üren ağabey imin şahane likörlerinden 2.sini açtık kutlama yaptık. Cahit ağabey ellerine sağlık süper süper..

Gözalabildiğine mavilik Caraib denizinde yol alıyoruz, teknemiz full arma apaz seyrinde dalga yok karnımız tok hava çok sıcak ama esiyor.. 

Burada olmak harika…
Görüşmek üzere dostlar ..
devamını oku →

Esenyell ile Panama'dan Florida'ya seyir notları 1.

Turrle Cay Marina-PANAMA



Anlatmaya başlayacağım hikaye bir gün birisinin facebook mesaj kutuma bıraktığı yazı ile başladı. Aslında hemen öncesinde Dilek arayıp, tanıyıp tanımadığımı sormuştu. Sevim-Halil Adalı dedi. İsimler biraz tanıdık ama hikayeyi bilmiyorum dedim. Anlatmaya başladı ki; Halil ağabey ve eşi dünya seyahatine çıktılar, Panama’ya kadar gittiler eve döndükleri bir dönem Halil ağabey kanser oldu ve 3-4 ay içinde vefat ettl. Eşi Sevim bana ulaştı ve tekneyi getirmek istediğini söyledi ancak ona; Mayıs 2014 de kendi teknem ile İstanbul'dan yola çıkacağımı ve tek başıma Atlantik geçişi yapacağım için beklemesini 2015 de beraber döneriz dediğini söyledi. Senin adını ve telefonunu verdim belki yardımcı olabilirsin diye ekledi.

Facebook mesaj kutuma düşen mesaj Sevim Adalı’dan gelmişti ve sonrasında; onun için, onlar için ne yapabilirim düşüncesi, Amerika’da yaşayan sevgili Ali Bengisoy’dan yardım istemem; onun olayı çok sahiplenmesi ve şu an ki ekibin oluşumu ..Hepi topu 3 ayın içinde..

17 nisan da Serhat Lisely Sevim ve ben Panama’da buluştuk. Biz Sevim ile Türkiye’den geldik onlar Seattle'dan Amerika'dan. Panama havalalanında bulduk birbirimizi. Roger aldı bizi koyu renkli bir Panama'lı. Çok akıllı bir adam..Otel işletiyormuş eşi ile..Sevim ona uçak saatini yanlış vermiş, o doğrusu budur diye erken gelmiş.. Alışveriş yapıp 10 torba yiyecek ile 2 saat sonra teknenin olduğu marina ya vardık. Uzun bir yolculuk ve ben jet-lag oldum herhalde bir uyku bir uyku gözümü açamıyorum. 

Teknemiz Esenyell-iki l ile..Türk bayraklı .Liman kaydı sırasında Esenyel adı alındığı için iki l ile yazılmış kızımız. Çok güzel bir kız. Marina da üsütüne beyaz bir tente atmışlar öylece duruyor. Hemen ortalığı açtık yerleştik hafif bir yemek hop uyku.. Sabah iş çok..Teknenin cenova yelkeni üzerinde değildi..Dolaptan çıktı takıldı, motor yağı değiştirildi, bimini Türkiye’den taşımıştık onu ve spreyhood takıldı..iş bitmek bilmiyor olsun başlandı sonu gelir..öğleden sonra denize gittik ..yakında harika bir sahil var..Heryer sahil orman palmiye. Karşımızdaki ormandan maymun sesleri geliyor. Akbabalar var üzerimizde uçuyor. Kuş sesleri hiç görmediğimiz bir sürü ağaç..

2.gün teknenin botunun tamiri ile uğraşıldı, patlak var bulmak zaman alıyor. Neyse bulduk küçük bir nokta tamir etti Serhad bey ..çocuklukda Edirne'de bisikletçide çalışmış bir profesör o şimdi. Odtü’den sonra master deniz bilimleri sonra doktora için Wasington üniv. Ve evlilik çoluk çocuk kalış ..Yelken yapıyor yıllardır yarışıyor ve Lisely, Ali ağabey, Serhad hepsi Seattle yat klüpden arkadaşlar.

Can sallarını ki iki tane var her şey extra yedekli, dışarı aldık ve kontrollerini yaptık. Marinanın müdürü Yogi bey geldi. Alman kendisi, 7 yıl Venezuele’da yaşamış sonra 3 yıl bir adada ve son 5 yıldır burada..Gezgin bir adam köpeği Samanta ve Venezuela'lı eşi ile teknesinde yaşıyor, burada çalışıyor. Biten ocak gaz tüplerimizi de dolduracak yarın vereceğiz. Tüm tekne içi temizlendi dolapları ortaya döktü tek tek toparladı Sevim. Motoru denedik gayet güzel çalışıyor ve şarj ediyor aküleri. Bu akşam yemekde Lisely elma ve peynir yerim dedi bizde hiç elma ile doyulur mu dedik ..ve ona dün yaptığım harika kuru fasulyeden pilavdan ve elma ve peynir ve zeytin ve kuruyemiş  yedirdik. Herkes uykulu..eğlenceli bol gülmeli bir gece. Lisely mortage uzmanı ve 20 yıldır aktif yarışan çok iyi bir yelkenci..Kaptan olmak yolunda..

Beni çok şaşırttı ve ilk gün hop direğe tırmandı tüm kontrolleri yaptı ..Birsürü şeyi fark etti düzeltti şahane bir şans tecrübeli iki kişinin olması bizim için.

Denize gittik tabiî ki gündüz ve yüzdük uzun uzun su çok ılık. Geceleri yağmur yağıyor genelde camları kapatıyoruz. Sabahları hep 6-7 gibi uyanıyoruz. Gün uzuyor buralarda.

Bugün 3.gün artık yavaş yavaş yola çıkma havasına girdik. Yarın 35 mil yakında San Blast adalarına gideceğiz ve Panama çıkış ilşlemlerini yapacağız diye öğrendik. Görülmesi gereken çok güzel bir bölge imiş. Bugünün işi botun çalışmayan 2,5 beygirlik motorunu tamir etmek oldu. Motorsuz olmaz dedik ve Serhat bey tümünü Lisely ile söktüler. Bakımı yapıldı benzin kaçağı bulundu tamir dedildi, ayarları yapıldı çalışır duruma geldi. Sevim şaşırdı hiç kimse yapamamıştı diyor buralarda..

Sabah kahvaltılarımız çok keyifli oluyor her şeyimiz var yok yok artık çay demlemeye de geçtik, bu sabah önce yüzmeye gittik sonra kahvaltı. Sahilde hiç kimse yoktu. Şahane bir manzara palmiyeler beyaz kumsal ve sadece biz..

Şu an birer bira içtik ve dinleniyoruz. Öğle yemeği yok hafif atıştırma..kuruyemiş hindistancevizi peynir. Hindistancevisi buldum yolda getirdim açmaya çalışıyorum gülüyorlar bana.. sonra teknede balta var onunla denedim yok bana mısın demiyor. Marinanın adamı geldi elinde pala gibi bir şey .vuruyor kanırtıyor 3-5 açıldı ama nasıl kalın bir kabuk. Hindistancevizi çıktı içinden hop kırdı onu suyunu aldık bardağa..cevizin içini iki günde zor yedik dört kişi süper tok tutuyor ..

Akşam sahildeki bar cafede yedik, yemekler çok değişik istakoz içi soslu ve kalamar yaptılar. Pilav salata aynı bizdeki gibi..Birazda tekila v.s. 

Sonra rota çalıştık basılı kağıt harita getirmiş kocaman paftalar, üzerinde işaretledi Lisly ve dedi ki bana gülüyorlar böyle çalışıyorum diye..Ben en doğrusu bu, bizde böyle yapıyoruz dedim. O ekibinde taktisyen imiş yarışlarda çok önemli bir pozisyon ve çok dikkatli kendisi..Serhat bey titiz ve nazik her şeyi sırası ile inceliyor onarıyor test ediyor ve yerleştiriyor.

Bugün 21 nisan 2014 pazartesi artık yola çıkmaya hazırız. Teknenin içini neta ediyoruz. Suları doldurduk . Mazot aldık. Herşey yolunda.. Hava sakin seyir için uygun .. Sabah kahvaltısı süper doyurucu bir omlet yaptım ekibe ve tabiî ki sonrası türk kahvesi… Şimdi dingy arkaya takılıyor ve ….yolculuğun devamını seyir notları 2 ile 3 de bulabilirsiniz..
devamını oku →

Kaptanlık ve kaptan Paşalık kurumu tamamen Türklere has bir teşkilât olup,...

BEY..REİS..PAŞA..KAPTAN.. NEREDEN NEREYE...

Güncel bir konu olması nedeni ile ilk paylaşımı tarihimizde gemideki en üst sıfatı taşıyan , geminin sevk ve idaresinden sorumlu kişiye hitap edilen adla başlamak istiyorum..
Türkler denizciliğe beylerbeyliği dönemimde başlamışlardır. İlk denizcimizin bilinen tarihi 1088-1090 dönemlerindedir. Bu tarihte büyük denizcilerin sıfatı BEY olarak geçmektedir. 1465 tarihinden sonra büyük denizcilerimiz REİS, Osmanlılarda divana girmeye başladıkları tarihten sonrada PAŞA olarak anılmışlardır.
Tarihten günümüze kadar bu konuda oldukça kapsamlı arşiv tutulmaya çalışılmıştır. Güzel olan tutulmuş arşivlerin çoğu günümüze kadar gelebilmiş ve bizlere bu konuda kapsamlı bir araştırma kaynağı olmuştur. Ancak yinede bazı konularda ikilemler oluşmasının önüne geçilememiştir.

DENİZCİLİK TERİMLERİNİN DİLİMİZE YERLEŞMESİ VE BU KONUDA YAPILAN ÇALIŞMALAR


Anadolu beylerbeylikleri ve devamında Osmanlı İmparatorluğu bulundukları devirlerin gereği olarak zamanın şartlarının imkân verdiği ölçülerde yazılı kitap, seyahatname veya harita olarak bahriyenin yetiştirdiği kişilerin bilgilerini paylaşmaları denizcileri aydınlatmıştır. Piri Reis, Seydi Ali Reis, Barbaros’un eserleri hep bu doğrultuda hizmet için yazılmıştır. Yeni keşiflerin yapılması, yelken devrine geçiş, gemi tiplerinin değişmesi, kalyon ve kadırga gibi, gemi toplarının kullanılması, gemi muharebeleri ve savaş taktiklerinin değişmesi hususlarında bu yazılı eserler yeniliğe uyum sürecinin kısalmasına yardımcı olmuştur.
Kaptan kelimesinin dilimize nasıl ve ne şekilde yerleştiği konusunda bize rehber olacak geçmişten günümüze gelerek karşımıza çıkan birkaç araştırma görüyoruz. Ancak denizcilik temrinleri konusundaki en önemli ve bize rehber olacak kaynak, Piri Reis’ in “Kitab-ı Bahriyye”si, Seydi Ali Reis’in “el-Muhit fi’l-kevakib der ilm-i derya ve Mir’atul Memalik” isimli eserleridir..
XVII. yüzyıla ait kaynaklar arasında yer alan Katip Çelebi’nin “Tuhfetu-l Kibar fi Esfari’l Bihar” isimli meşhur eseri denizcilikle ilgili birçok bilginin yanı sıra dönemin deniz teknolojisine terminolojik açıklamalar getirmesi bakımından dikkat çekmektedir. “Makale-i Zindancı Mahmud Kapudan beray-ı feth ü zafer-i keştiy-i Maltiz-i la’in düzeh mekin” adlı eser konuya güzel bir örnektir. Bu kitapta Mahmud Kaptan’ın Maltalılarla yaptığı muharebe ele alınmıştır. Kuzey Afrika’da faaliyet gösteren Türk denizcileri ve zamanın gemilerinin teknik özellikleri hakkında bilgi vermektedir. (1)

Gelelim denizcilik terimlerinin sözcük Kökenlerine….

Osmanlıca denizcilik dilini kayıt altına alan ‘dilimizin ilk gerçek deniz sözlüğü’ Süleyman Nutki tarafından derlenen ‘Kamûs-i Bahrî’ (Deniz Sözlüğü/1917) denizcilik dilinin kaynakları konusundaki ilk Latince yayınlanmış sözlüktür.
Daha sonra yapılan en büyük ve en uzun kapsamlı araştırma , Deniz Müzesinin kuruluşunun da yer aldığı deniz subayı Binbaşı Süleyman Nutki tarafından yapılmıştır. Süleyman Nutki’nin derlediği eserde yaklaşık 3500 madde yer almaktadır. Süleyman Nutki kitabında tüm denizcilik terimlerinin , şimdiye kadar kullanılmakta olan uyarlanmış kelimelerin asıl ve türetilenleri de kaybolmuştur,” cümlesiyle sözlüğü hazırlamaktaki amacını açıklamaktadır. Yani bilinenlerin dışında türemiş kelimelerin çoğunun kaynağı bilinmemektedir.

KAPTAN KELİMESİ NEREDEN TÜREDİ O ZAMAN

Bu konudaki en kapsamlı araştırmayı yapan , A. İhsan Gencerve İ. Parmaksızoğlu’nun belirttiğine göre; Kaptanlık ve kaptan Paşalık kurumu tamamen Türklere has bir teşkilât olup, burada Bizans dahil başka bir milletin etkisini ya da bu kurumun herhangi bir şekilde Türkler tarafından kopya edildiğini düşünmek yanlıştır. Bu nedenle Kaptan-ı Deryâlık kurumunu Osmanlı denizciliği teşkilatı içerisinde değerlendirmek gerekmektedir.

Diğer bir görüş ise Osmanlı Devleti’nin özellikle denizcilik teşkilatına ait birçok kurum ve kuruluş bir esinlenmenin veya uyarlamanın ürünüdür. Bu bakımdan diyebiliriz ki, Osmanlı denizcilik teşkilatındaki bazı terim ve temrinlerin batılı devletlerden esinlenmiştir Venedikliler, Cenevizliler ve İspanyollar gibi milletlerin denizcilik konusunda etkilerinin olduğu da düşünülebilinir...

Bir diğer araştırmada ise ; Kaptan-ı Deryâ kelimesinin kökeni, “capitaneus” veya “capitanus” kelimelerin-den gelmekle birlikte, özellikle “paşa”, “deryâ” ve kısmen “bâhir(bahr)” kelimeleri ile eş anlama gelmektedir.

Sonuç olarak kaptan kelimesinin de dahil olduğu birçok denizcilik teriminin bizden mi avrupaya, avrupadan mı bize geçtiği konusunda net bilgi yoktur..Aynı şekilde bazı terimlerin Araplardan mı bize, bizden mi Araplara geçtiği konusunda yine net bir bilgi yoktur..

Kaynaklar (1) Pehlivanlı Hamit, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Sayı 61, Cilt : XXI,
Mart 2005
Deniz Sözlüğü Mustafa Pultar
Dz.K.K.lığı dergisi tarihçesi


Teşekkürler : Paylaşım Sn.Vural PERK
devamını oku →