ADB-Amatör Denizci Belgesi Adım Adım Yönetimi

 1.     Adım – ADES (Amatör Denizci Eğitim Semineri)
Sınava girmek için önce Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığının bir portalı olan ADES’e girip online eğitimlere katılmanız gerekiyor. Adres : https://ades.udhb.gov.tr/
Burada 24 adet konu var. Her konu için eğitim almanız gerekiyor. Bazı eğitimler indirilebilir PDF halinde, bazıları izlenebilir video halinde. İsterseniz eğitime tıklayıp ardından çıkan pencereyi kapatarak eğitimi es geçebiliyorsunuz. Eğitimler tekrar geriye dönüp izlenebiliyor.
Dikkat!!! : Her eğitimin sonunda konu sonu sınavı var. Sınavlarda başarı veya geçme notu yok. Sadece doğru sayısı yanlış sayısı şeklinde sonuç veriyor. Sınavı tamamlamadan bir sonraki konuya geçemiyorsunuz. Her sınava 5 kere girme hakkınız var. Her seferinde sorular aynı. Dolayısıyla sınava bir kez girdikten sonra yanlışlarınızı görüyorsunuz. 2. Girişinizde sadece yanlış cevaplarınızı düzelterek tam puan alarak geçebiliyorsunuz.
24 konunun tamamının da eğitimine girip, 24 adet sınavı da tamamladıktan sonra, sınav sonuçlarınıza göre bir ortalama puan hesaplanıyor. Bu notu Ders Yönetimi à Notlar bölümünden görebilirsiniz. Gereken puan kaç bilmiyorum ancak gerekli ortalama notu yakaladığınız zaman, 24. Konudan sonra Amatör Denizcilik Eğitimi Kurs Tamamlama diye bir link açılacak (gerekli puanı tutturamadığınız zaman bu linke tıklayamıyorsunuz). Eğer link kapalı ise daha önce girdiğiniz sınavlardaki yanlışlarınızı düzeltip notunuzu yükseltmeniz gerekiyor.
24. konudan sonra yer alan Amatör Denizcilik Eğitimi Kurs Tamamlama aslında bir sınav değil. Orası tıklanabilir olduğu zaman size bir başarı belgesi çıkartacak karşınıza. O başarı belgesini pdf olarak bilgisayarınıza kaydedin. Başarı belgesinin altında bir kod yazıyor olacak. O ileride size lazım olacak. ADES e ileride tekrar girip bu belgeye tekrar ulaşabilirsiniz.
2.     Adım – GOSS (Gemi Adamları Online Sınav Sistemi)
http://gss.gasm.gov.tr/ Adresine giriyoruz. Yeni Kullanıcı bölümünden bir kullanıcı oluşturuyoruz. Burada    üst menüden
Kullanıcı(ADS) à Aday İşlemleri’ ne tıklıyoruz. Buradaki tüm bilgileri eksiksiz bir şekilde dolduruyoruz.
1-    Kimlik Bilgileri ve Fotoğraf: Burada TC numaranızı yazdığınız zaman çoğu bilginiz otomatik çıkıyor. Eksikleri siz tamamlıyorsunuz. Ve bir vesikalık fotoğrafınızı sisteme yüklüyorsunuz. Eğer elinizde taranmış bir fotoğraf yoksa web cam ile fotoğraf çekebiliyorsunuz.
2-    İletişim Bilgileri: Buraya iletişim bilgilerimizi eksiksiz yazıyoruz
3-    Sağlık Raporu: Sağlık raporu Göz ve KBB uzmanı içeren bir hastane olmak zorunda. Yanınızda vesikalık fotoğraf ta götürmeniz gerekiyor. Aldığınız sağlık raporunu da taratıp sisteme yüklüyorsunuz. Dikkat: GOSS sistemi sadece JPG formatında görsellerin yüklenmesini destekliyor. Tarayıcılar ise genellikle dokümanları PDF’e dönüştürür, sistem bunu kabul etmez.
4-    Ödeme Dekontu: Sınava giriş ücreti (Ziraat Bankası Bakanlıklar/Ankara Kamu Girişimci şube kodu:2532 7064441-5008 nolu hesaba Amatör Denizci Belgesi sınavı için 50 TL, Kısa Mesafe Telsiz Operatörü sınavı için 50 TL) yatırılıyor. Ödemede ADINIZ – SOYADINIZ – GİRECEĞİNİZ SINAV bilgisini mutlaka havale bilgisine yazdırın. Bu dekontları taratıp jpg formatında sisteme yüklüyorsunuz. Her iki sınavın dekontunu da ayrı ayrı yüklüyorsunuz. Dekontları yüklerken sınav türü ve başvuru yerini seçiyorsunuz.
5-    ADES Bilgilerinin Girilmesi: Bu adımda, ADES’ ten aldığınız belgenin tarihini ve belgenin altındaki kodu buraya yazıyorsunuz. Büyük-Küçük harfe duyarlı olduğu için kopyala yapıştır yapmanızı öneririm
6-    Randevu Alma: Tüm bu bilgileri ve dokümanları girdikten sonra başvurunuz İzmir Liman Başkanlığı tarafından onaylanması gerekiyor (eğer dekont yüklerken İzmir Liman Başkanlığı’nı seçtiyseniz). DİKKAT: İzmir Liman Başkanlığı’nı arayarak dekont ve diğer tüm dokümanları yüklediğinizi ve randevu alabilmek için onay beklediğinizi belirtmeniz gerekiyor. Bunun üzerine T.C. numaranızı alıp gün içerisinde onay veriyorlar. Sistemde, dekont yüklendikten sonra işleminizin gerçekleşeceği yazıyor ancak aramazsanız, onay verilmiyor !!!
7-    İlgili Liman Başkanlığı onay verdikten sonra Randevu Alma linki karşınıza çıkıyor. Buraya tıklayarak istediğiniz gün ve saate randevu alabiliyorsunuz. Sınavlar Cuma günleri yapılıyor. Neredeyse her Cuma sınav var. Sabah 9:30 ve 11:00 seçenekleri var.


3.     Adım – Snava Giriş
Sınav saatine 15 dakika kala nüfus cüzdanınız ile orada bulunmanız yeterli oluyor. Sınavlar bilgisayar başında yapılıyor. GOSS sistemindeki kullanıcı adı ve şifrenizi kullanarak bilgisayarda oturum açıyorsunuz. Kullanıcı adı ve şifreniz aklınızda olsun. ADB sınavı 50 soru 60 dakika (geçme notu 60), KMT sınavı 25 soru 30 dakika (geçme notu 60). Her iki sınavın da sonuçları, sınav başlangıç saatinden 60 dakika sonra (yani ADB sınavı biter bitmez, KMT sınavı bittikten yarım saat sonra) açıklanıyor. Sınav sonucunuzu sınavdaki gözetmenden öğrenebildiğiniz gibi GOSS (http://gss.gasm.gov.tr/ ) adresindeki başvuruların bölümünden de görebiliyorsunuz.
Sınava giderken yanınızda Sınavda Başarılı Olanlar İçin Yapılacaklar bölümünde yazan belgeleri bulundurun ki, sınavdan sonra sonuçları öğrenir öğrenmez belgeleri teslim edin, tekrar gidip gelmek zorunda kalmayın.
4.     Adım – Sınavda Başarılı Olanlar İçin Yapılacaklar
Yanınızda aşağıdaki belgeleri bulundurun ve sınavdan sonra İzmir Liman Başkanlığı zemin katında yer alan 4 nolu vezneye gidip evraklarınızı teslim edin. Evrakların hepsinden 2 takım hazırlayın. Birisi ADB için birisi KMT için. (sağlık raporu için 1 orijinal 1 kopyayı kabul ediyorlar). Evrakları teslim ettikten 4-5 gün sonra belgelerinizi teslim alıyorsunuz.
1.       http://gss.gasm.gov.tr/goss/doc/KullanimRehberi.doc adresinden indireceğiniz kullanıcı rehberinin son sayfalarında ADB ve KMT talebi için dilekçeler yer alıyor. Bu dilekçeleri doldurup çıktı alıp imzalayın.
2.       4 numaralı veznede duran matbu dilekçeler var onlardan da 2 adet (1 ADB için 1 KMT için) alıp doldurun imzalayın. (bunu sınav öncesi bekleme salonunda beklerken yapabilirsiniz)
3.       Nüfus cüzdanı fotokopisi
4.       4 fotoğraf
5.       Sisteme taratılan Sağlık raporunun aslı ( Göz ve KBB Uzmanının kaşesi olacak, Gözde renk körlüğü gece körlüğü yoktur ibareli ve Sağlık Raporunun alındığı tarih 4 ayı geçmiş olmayacak)
6.       Adli Sicil Kaydı veya Kamu personeli olan kişilerden kurum kimliği fotokopisi yada kurumda çalıştığına dair yazı. (E- Devlet’ ten alınan sabıka kaydını kabul ediyorlar. Ben bunun yanında Askerlikle İlişkisi Yoktur belgesi de aldım. Gerekebilir)
7.       Diploma Fotokopisi (Aslını da yanınızda bulundurun görmek isteyebilir)
8.       Muavafakatname 18 yaşını bitirmemiş 14 yaşını tamamlamış adayın velisi/vasisi tarafından muvafakatname hazırlanacaktır.
9.       Sisteme taratılan Sınava giriş dekontunun aslı (50 TL Amatör Denizci 50 TL Kısa Mesafe Telsiz Operatörü dekontu) (internet bankacılığı ile işlem yaptıysanız bankadan kaşeli ve imzalı dekont almanızı öneririm. Sorun yaşamamak için ben öyle yaptım)
10.   Sınav sonrası sınavı kazanan kişiler için Veraset ve Harçlar Vergi Dairesine belge harçlarının yatırıldığına dair dekontlar. Bu dekontları sınavdan önce hazırlayamayacağınız için bu adım sınav tamamlandıktan ve başarılı olduğunuz açıklandıktan sonra yapılabilir.
Harçların ödenmesi için vergi dairesine gitmiyorsunuz. Süreç şu şekilde işliyor:
è Bu harçları ödemek için öncelikle tahakkuk ettirmeniz gerekiyor. Yoksa vergi dairesi ve bankalar borç göremiyor.
è Harç borcunu tahakkuk ettirmek için, herhangi bir bilgisayar veya cep telefonundan (İzmir Liman Başkanlığı’nın zemin katında bulunan bilgisayarlarda olur) http://odeme.denizcilik.gov.tr/ adresine giriyoruz. Burada Bireysel KullanıcıàGiriş e tıklıyoruz. Sonrasında boşlukları doldurarak sisteme giriyoruz.
è ADB için Liman İşlemleri altından Yeterlilik Belgesi’ne tıklıyoruz. Buradan menüden Amatör Denizci’ yi seçip, altındaki satıra da adımızı yazıp Hesapla’ ya tıklıyoruz. Sonrada Başvur’ a tıklıyoruz ve 22 TL’ lik bir vergi borcumuz oluşuyor yani tahakkuk ettiriyoruz.
è KMT için Liman İşlemleri altından Gemi Adamı Cüzdanı ve Türk Denizci Kütüğüne Kayıt Suretleri bölümüne tıklıyoruz. Buradan menüden Kısa Mesafe Telsiz Belgeleri’ ni seçip, altındaki satıra da adımızı yazıp Hesapla’ ya tıklıyoruz. Sonrada Başvur’ a tıklıyoruz ve 14 TL’ lik bir vergi borcumuz oluşuyor yani tahakkuk ettiriyoruz.

è Daha sonra İzmir Liman Başkanlığının 100 metre ilerisindeki Garanti Bankası’na gidiyoruz (Cumhuriyet Meydanı). Burada ADB ve KMT için harç ödemek istediğinizi söylüyorsunuz. TC numaranızı veriyorsunuz. Onlarda bilgisayardan size 36TL borcunuz olduğunu söylüyorlar. Her 2 belge için ayrı ayrı dekont veriyorlar. Bunları da dosyanıza ekliyorsunuz.



stanbul: Levent - Ataşehir - Beylikdüzü, İzmir: Alsancak
Kurs süresi: Bir hafta sonu.
Butik eğitim: Maksimum 7 kişi.
Kurs ücreti: 650TL

Ehliyet Garantisi!


devamını oku →

TÜRKİYE DE AMATÖR DENİZCİLİK

Yazan : Özkan Gülkaynak'ın konuya ilişkin mesajı : (Değerli Dostlar,Amiral Cem Gürdeniz oluşturmuş olduğu KUDENFOR isimli bir oluşum var. Denizciliğin her alanında gelişim ve çözüm üretmeyi amaçlıyor.Benimde içinde bulunduğum oluşumda,AMATÖR DENİZCİLİĞİMİZ ile ilgili bir konuşma yaptım. Bu konuşmanın bir benzeri,KIRMIZI KEDİ kitapevi vasıtasıyla çıkartılan yeni deniz dergisi DENİZ MECMUASINDA yayımlandı.İlginizi çekeceğini umarak paylaşıyorum... MÜMKÜN OLDUĞUNCA PAYLAŞILMASINI RİCA EDERİM)





Dünya denizciliğinin tarihi bir hayli eskidir. 45.000 yıl önce bile eşya ve erzak taşımak için denizci tekneler yapıldığı bilinmektedir. Amatör denizciliğin tarihi ise oldukça yenidir. 1898 yılında, motorsuz, eski bir istiridye teknesini onarak dünyayı ilk defa dolaşan Kaptan Joshua Slocum, milyonlarca insanı etkileyecek amatör denizciliğin ilk tohumlarını, 1899 yılında yayımladığı ”Sailing Alone Around the World” kitabıyla atmıştır. Son derece sade, sürükleyici bir üslupla kaleme alınan kitap, özellikle Amerika ve Avrupa dan bir çok insanı etkilemiştir. Ayrıca insanlığın içinde bulunduğu, sanayileşme, sosyal baskı ve sıkıntılarla ekonomik buhranlar, ve en önemlisi savaşlar, bunlardan bunalan insanların bir bölümünü, küçük boylarda tekneler inşa ederek okyanuslara açılmaya ve bir nevi doğaya dönmeye teşvik etmiştir. 
O dönemin tekneleri genellikle ahşap ve çivi ile yapılmaktaydı. Elektrikli seyir aygıtları bulunmamaktaydı. Yelkenler bile pamuklu kumaşlardan dikilirdi, bitkisel halatlar kullanılırdı. Ama dünya ve denizler henüz bozulmamıştı. Denizciliğin tüm zorluklarına rağmen, artık denizler bir çok idealist maceraperestin kaçış yeriydi. O dönemin denizcileri, karşılaşacakları tüm zorluk ve sorunları kendi bilgi birikimleri dahilinde çözmek zorunda olduğu için, adeta kendilerini geliştirmeye adadılar.
Sürekli okumak, düşünmek ve uygulamak denizlere açılan kapının anahtarıydı. Küçük ahşap tekneleri ile dünya çevresinde dolaşan denizciler, diğer denizcilere de yol göstermek maksadıyla kitaplar yayımladılar. Bu kitapların birçoğu yarı akademik görünümde, eşsiz bilgiler içermekteydi. Sadece bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda okuyucuda duygu, coşku ve merak uyandırıyor, onlara denizlere açılma cesareti kazandırıyordu.
Denizlere açılan insanlar, kendi yaratmış oldukları yeni yaşamlarını, karadaki yaşantıları ile mukayese ediyor, yorumluyor, bunlarda onların dünya düzenine daha bağımsız bakmasını ve dünya onu sorgulamasını sağlıyordu. Denizlerde yaşam felsefelerini oluşturmuş, huzur içinde yaşayan insanlar, her türlü kısıtlı imkanlardan dolayı birbirleri ile dayanışmanın, dostluğun, yardımlaşmanın, kendi kendine yetebilmenin ve daha bir çok erdemli davranışın önemini anlıyor ve kendi kendine yetkin ve erdemli insan olma uğraşısı olan AMATÖR DENİZCİLİK KÜLTÜRÜNÜN ortaya çıkmasına ön ayak oluyorlardı.
Aynı zamanda doğa ile iç içe yaşayan ve karadaki insanlardan çok daha az harcayan bu insanlar, mutluluk için paranın birincil faktör olmadığını, gerçek mutluluğun sağlanmasında, doğanın en önemli etmen olduğunu hissediyor, düşüncelerini kitapları ile birlikte kitlelere aktarıyorlardı.
Amatör denizciliğin bireyin gelişimi tetikleyen bir uğraş olduğu kolayca anlaşılabilir. Çünkü sürekli temiz ve sağlıklı bir ortamda yaşayan, doğal beslenen, fiziksel aktivitede bulunan, öğrenen ve en önemlisi öğrendikleri ile düşünen, düşündükçe yaratan ve yarattıkça daha kolay üreten hale gelen insandır denizci. Aynı zamanda denizci doğa ile yaşamaktan o kadar hoşnuttur ki, şehir hayatının kısır çekişmelerinden, yapay davranışlardan sıyrılmayı bilmiş veya buna gerek görmemiştir.
Amatör denizcilik, bilimsel, akılcı ve yaratıcı düşünmeyi tetiklemekle birlikte, ilginç detaylarından biri de yüksek teknolojiye günümüzde bile pek gereksinim duymamasıdır. Teknelerle ilgili bir çok donanım halen temel aletlerle, standart tezgahlarda, bir çok amatörün kendi el becerisiyle üretiliyor. Örneğin bir tekneyi en eski malzeme olan ahşaptan imal edebilirsiniz ama ona vereceğiniz şekil ve ağırlıkların dağılımı, son derece karmaşık hesaplar ve beklentiler sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle bir yelkenli teknenin dizaynı belki bir uçak dizaynından çok daha zordur. Teknenin kendi kendine dümen tutabilmesi için gerekli rüzgar dümenleri, akıl ve yaratıcılığın en iyi örneklerinden biridir. Bir sanayi sitesinde bile rüzgar dümeni imal edebilirsiniz ama ilgili hesapları öğrenip, uygulamak senelerinizi alır. 
Navigasyon bilimi, özellikle astronomik navigasyon, dünya düzenin işleyişini öğreten eşsiz bir yaratıcılık ve düşünme sanatı ve yöntemidir. Pek tabi ki matematik, coğrafya ve fizik gibi bilimsel disiplinleri de kullanır. Bu tür örnekler amatör denizcinin akıl ve yaratıcılık çeşmesini açan ve sonrasında kolayca uygulama imkanı veren, bir çok uğraşta bile bulunmayan eşsiz bir fırsattır. Ne kadar yaratıcı ve konusunda uzman olursanız olun, tasarımını yapmış olduğunuz bir uçağı kolaya kolay imal edemezsiniz, çünkü kullanılan teknoloji yüksektir. Ama halen temel malzeme ve aygıtları kullanarak tasarladığınız bir tekneyi kendiniz imal edebilirsiniz. Denizcilik düşünüp, yaratıp, uygulayabilmenin bir fırsatıdır. Doğru uygulandığında kişiyi bir çok konuda uzmanlaştıran eşsiz kişisel gelişim biçimidir. İyi bir denizci, her konuda kendi kendine yetebilmenin eşsiz bir pratiğini yaşar.
TÜRKİYE DE AMATÖR DENİZCİLİK SÜRECİ
Türkiye de Amatör Denizciğin en önemli ve ilk hamlesi şüphesiz Sadun ve Oda Bora çiftinin 1965 yılında çıktıkları dünya turunu tamamlaması olmuştur. Sadun Boro yıllarca amatör denizciliğin sevdirilmesine, Ege Denizi’nin neden diğer denizlerden çok daha çekici ve korunmaya değer olduğunu anlatmaya çabalamıştır. 
Sadun Boro binlerce Türk vatandaşını denizciliğe özendirirken, Türkiye Cumhuriyeti, tarihindeki en radikal ekonomik değişim olan 1984 yılındaki serbest piyasa ekonomisi ile neredeyse her nesnenin ithal edilebildiği, bir ekonomiye geçmiştir. Her ekonomik değişikliğin, sosyo-kültürel değerleri etkileyeceği aşikardır. Kademeli olmadan ve olumsuz sosyal sonuçları gözetilmeden uygulanan yeni ekonomik uygulamalar, daha kolay zengin olmak, kısa zamanda köşeyi dönmek gibi arzu ve kavramları da ortaya koydu. Gelir dağılımı da hızla bozulmaya başladı. Toplumumuzun yardımlaşma, paylaşımı, eğitim vs gibi bir çok kültürel değerleri erozyona uğramaya başladı. Sadece büyüme hızlarına bakarak Türkiye nin geliştiği iddia edildi. Aslında eğitim düzeyi, toplumsal değerler vb. hep geriledi. Hızlı bir çevre katliamı başlatıldı, tüm doğal değerlerimiz paraya dönüştürülmeye başlandı. Binlerce yıldır dantel gibi olmuş dünyanın en güzel kıyıları betonlarla dolduruldu.
Her şey insanın tüketimi, anlık, sahte tatlar üzerine kuruldu, gelecek kuşaklar unutuldu. Bu nedenlerle öngörülü ve vizyon sahibi politikacıların, mutlaka ekonomik politikaların ne tür sosyo-kültürel değişiklikler yaratacağını öngörmeleri esas olmalıdır. Ülkeye giren bir çok seri imalat tekne ile amatör denizcilik zaman zaman, zenginleşen insanlar tarafından bir gösteriş uğraşı haline geldi. 
Denizlerle yaşamak yerine bir çok insan pahalı lüks marinalarda teknelerini tutar hale geldiler. Yarışlar, ego tatmini sağlamak ve gösteriş maksatlı istismar edilmeye, denizcilik ruhundan uzaklaşmaya başladı. Özetle denizciliğimiz bir TÜKETİM DENİZCİLİĞİNE dönüştü. Gerçek denizcilik kültürünün, bireye kazandırdıkları bir türlü fark edilemedi. Ama lafta denizciliğimizin geliştirilmesi söylemleri bolca kullanıldı.
ŞU ANDAKİ DURUM
Şu an itibarı ile amatör denizciliğimizi incelediğimizde tekne sayısının artmış olduğu, marinaların dünyadaki en lüks marinalar olduğunu görürüz. Peki bu denizciliğimizi geliştirdiğimiz anlamına mı gelir? 
Şüphesiz hayır. Kalite ve kantite farklı kavramlardır. Toplumun denizcilikten yarar görmesi için, bireysel gelişimi destekleyen biçimlerde yapılması gerekir. Bireysel gelişim salt fiziksel gelişim değildir. Bunun içinde yüksek farkındalık, yaratıcı düşünebilme gibi bir çok farklı unsur vardır. Tabi ki dileyen dilediği biçimde denizcilik yapabilir, bireyin mutlu olması esastır. Ona karışmak veya eleştirmek gibi bir niyet söz konusu asla olamaz. Önemli olan bireyin mutluluğu, dolayısıyla toplumun mutluluğudur. Ancak devletlerin, kurumlarım amacı toplumlarına yol göstermek ve onları daha doğru yönlendirebilmek ve ona göre politikalar üretmek olmalıdır. Ancak bu şekilde daha huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturulabilir. 
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ve maalesef halkında doğru tanıtılamadığı için, Amatör Denizcilik hep bir sınıf sporu, zengin uğraşısı olarak algılandı. Denizciliğin teşvik edilmesi için doğru dürüst çalışılmadığı gibi aynı zamanda harçlar ve vergilerle küçük tekne sahipleri denizcilikten soğutuldu. 
Yıllardır sorun olan bağlama ve barınma meselesine hep rant gözüyle bakıldı. Marinaların inşa ediliş ve devletle olan vergilendirilme ilişkileri, niyeti bireysel gelişimi sağlamak, doğa içinde yaşamak olan küçük tekne sahiplerini hepten bezdirdi. Fiyatın arz talep ile belirlendiği ortamda artan nüfus ve satın alma kolaylıkları nedeniyle tekne sayılarının artması nedeniyle zaten aşırı lüks felsefeyle ve maliyetle inşa edilen marinalara devlet esaslı vergileri getirince, bir küçük teknenin bağlama ücreti bile lüks bir evin kira bedellerini katlar oldu. Bu durumdan asla marina işletmeci ve sahiplerini sorumlu tutmamak gerekir. Onlar işletmecilik prensipleri çerçevesinde, ellerinden geldiğince amatör denizciliği desteklemeye çalıştılar. Unutulmamalıdır ki işletmelerin temel amacı kar maksimizasyonudur. İşletme bir canlı gibidir, yaşatılması esastır. Karlılığın ötesine geçecek, her davranış ciddi bir yönetim hatasıdır. 
Marinalar artan masraflar nedeniyle, büyük tekneleri, küçük teknelere yeğler olmuşlardır. Çünkü aynı yerden çok daha fazla gelir elde edilebilmektedir. Motor yatlar her zaman daha iyi gelir kapısıdır. Çünkü Türkiye’de motor yat sahiplerinin gelir hacmi, yelkenli sahiplerinin gelirlerinden fazladır. Marinalarda hizmet veren servisler, doğal olarak motor yatları, yelkenlilere tercih etmektedirler. Bu durum yelkenli küçük teknelerin marinalarda barınmasını bir hayli zorlaştırmaktadır. Hatta bazı durumlarda bir küçük teknenin 5 yıllık bağlama bedeli neredeyse teknenin bedeline ulaşmaktadır. 
Diğer taraftan, nüfusumuz hızla artmaktadır. Denize olan ilgi de bu artıştan payını almaktadır. Bu nedenle artan tekne sayısını karşılayacak bağlama imkanları yetersiz olduğundan arz ve talep dengesizliği nedeniyle marina fiyatları hızla artmaktadır. Türkiye nin bu durumunu seneler önce ortaya koyduğumda, bir çok marina işletmecisi bana inanmamıştı. Şu anda, bir küçük tekne sahibi için durum daha vahimdir. Yeni marinalar yapılsa bile fiyatların dramatik biçimde artmasının önüne geçilemeyecektir. Yanlış politikaların veya politikasızlıkların sonucu olan bu durumun değişmesi için mutlaka radikal çözümler oluşturulmalıdır.
Etkili ve bilinçli bir denizcilik politikamızın bulunmaması, amatör denizciliğimizi, toplumsal zafiyetlerimiz nedeniyle, kolaycı bir denizciliğe dönüştürdü. Çamlarla çevrili bir bölgede bulunan bir marinaya gidin, önyargısız çevrenize bakın. Teknelerin büyük çoğunluğunun, denizde doğal koylarda bulunmak yerine, marinada elektrik almış, güvertesinde oturan, zaman zaman havuzuna giden, saunasında terleyen, masaj salonunda, barında ve restoranında zaman geçiren insanlarla dolu olduğunu göreceksiniz. Bir kaç saatliğine çıktığı denizden dönerken bile mutlaka ve mutlaka bot desteğini marina hizmetlerinin olmazsa olmazı olarak görecektir. Teknelerini karaya çekmiş insanların çoğunun zehirli boyayı bile kendilerinin atmadıklarını, teknelerini geliştirme yolunda pek faaliyetleri bulunmadıklarını fark edeceksiniz. 
MİNİMALİST DENİZCİLİK
Marinaların imkanlarına ve konforuna bağlı olarak gelişen bu denizcilik maalesef bir TÜKETİM denizciliğidir. Bu tür bir denizciliğin bireysel gelişime pek katkısı yoktur. Bireysel gelişime katkısı bulunan denizcilik, MİNİMALİST denizciliktir. Minimalist denizcilikte, bireyler evlerindeki konforu teknelerine taşımaya çalışmazlar. Kendi el becerileri ve bilgi birikimlerini arttırarak teknelerini geliştirirler. Önemli olan teknelerinin güvenliğidir. Minimalist denizcilik, ilkel şartlarda yaşama denizciliği değildir. Bir tevazu ve yetinme denizciliğidir. Burada esas olan sadece deniz sevgisidir. Tüm bunlara rağmen, denizciliği sınıflandırmayı asla doğru bulmam, bunun ayrıştırıcı olduğunu düşünürüm. Dileyen denizde veya marinada istediği gibi yaşamalıdır. Zaten deniz, çaba harcamayan bireylere bile bir şeyler öğretir. Minimalist denizcilik, küçük bir tekne üzerinde, edindikleri bilgiler sonucunda, kendi teknolojilerini yaratan, teknesinin sorunlarına kolaylıkla çözüm bulan, el becerilerinin, bedensel ve düşünsel yeteneklerinin gelişimine ön ayak olan denizciliktir. Minimalist denizcilik şüphesiz özgün bireylerin oluşumuna ön ayak olur. Senelerdir eğitim sistemimizde, bizlere verilmeye çalışılan, bilginin depolanmasıydı. Artık toplumumuz, düşünmeye ve bilgiyi üretmeye alıştırılmalıdır. Bu toplumsal bir alışkanlık haline getirildiğinde, şüphem yoktur ki, üretkenliğimiz kat be kat artacaktır.
DEVLET POLİTİKASI VE BÜROKRASİSİ
Devlet, en güçlü ve imkanları en geniş kurumdur. Bu nedenle, amatör denizciliğin bireyleri, özellikle gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaran, bireysel gelişimlerini sağlayan bir uğraş olduğunun devlet kurumları tarafından fark edilmesi ve bununla ilgili düzenlenmelerin sağlanması gerekir. 
Diğer taraftan denizcilik teşvik edilirken, ilgili altyapı tesisleri yapılırken, çevre hassasiyeti mutlaka dikkate alınmalıdır. Şu anda, bir çok konuda özellikle doğanın korunması alanında pratikte caydırıcılık mekanizması yeterince çalışmamaktadır. Bu konuda devletin ciddi bir eğitim politikası olmalıdır. Eğitim esas alınmalıdır. Hem sosyal hem de fiili kirlilik oluşturan tüm davranışların yerinde ve kararında yaptırımlarla caydırıcı hale getirilmesi gerekir. 
Şüphesiz devletin tutumu ve niyeti amatör denizciliğimizin çehresini değiştirecek en belirleyici unsurdur, adeta değişimin olmazsa olmazlarındandır.
Devlet Bürokrasisi senelerdir, Türk amatör denizciliğinin gelişimi engelleyen ağır bir bariyer gibi durmaktadır. Vergilendirme küçük tekne denizciliğini teşvik edecek biçimde yeniden düzenlenmeli, kendi teknelerini yapan denizcilerin önünün açılmasına ön ayak olunmalıdır. Tekne yapmak, bir birey için okuldan farksızdır. Onu bir çok konuda bilgilendirir, el becerilerini arttırır, daha kolay çözümler üretmesine olanak sağlar.
AMATÖR DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Bireyler amatör denizci belgeleriyle birlikte gerekli temelleri alırlar ve hukuki bir belge ile denizlere açılmaya başlarlar. Dikkatlice düşünüldüğünde bir bireyi pedagojik olarak etkilemenin, bir işin yapılışının öğretilmesinden çok daha zor olduğunu fark ederiz. Kolaylıkla bir çok insan yelken yapabilmeyi, teknesine kumanda edebilmeyi öğrenebilir. Ancak onu doğayı koruyacak, yardımlaşma, nezaket ve tevazu içeren denizcilik kültürünü bünyesinde taşıyabilecek biçimde etkileyebilmek sanırım çok daha zordur. Özellikle yaş ilerledikçe bu kültürel olguyu aktarabilmek daha da zorlaşır. Bence denizciliğimizde ve eğitiminde asıl üzerinde durulması gereken işin pedagojik bölümüdür. Denizlere çıkacak insanlara, onu koruma bilinci verilmesi eğitimin özünü oluşturmalıdır. Denizler korundukça daha çekici olacaktır.
BAĞLAMA MESELESİ
Teknelerin bağlanma ve barınma ihtiyacı salt bir gelir kapısı olarak düşünüldüğünde amatör denizciliğimiz yeterince gelişmeyecektir. Türkiye’de marinalar bir AVM görünümündedirler. Tek başlarına, sınırlı kapasiteleri ve yüksek bağlama ücretleri nedeniyle asla bağlama sorununu tek başına çözemeyeceklerdir. Bununla birlikte, Ege gibi, tarihi, doğası, koyları ve berrak suları ile son derece dikkatli korunması gereken bir denizde marina inşa ederken özenli olunmalıdır. Marinanın konumu dikkate alınması gereken en önemli faktördür. Doğal demir yerleri, doğal bölgelerde marina inşa edilmemelidir.
EGE’YE ÖZGÜN BİR MODEL 
Bizlere Ege’de denizciliği sevdiren, bu kıyıların doğal halidir. Bağlama meselesi, sağduyulu yer tespiti ile başlamalı, mümkün olduğunca, açık alanlarda uzun dönemli ve düşük maliyetli olarak çözülmeye çalışılmalıdır. Korunaklı, doğal değeri nispeten düşük alanlarda, kazıklar çakılarak veya şamandıralar atılarak, binlerce teknenin bu alanlarda barınması sağlanabilir. Bu sistemde, kıyıya yapılan altından su geçen bir iskelede bulunan hizmet teknesi, telsiz çağrısıyla kişileri teknelerinden cüzi bir ücret karşılığında iskeleye taşıyabilir. Dileyen iskeleye botuyla da çıkabilir. Haftada bir, bu motorlarla alargada barınan teknelere mazot ve su servisi yapılabilir. Gereken teknelere bu sistem içinde, belirli süreliğe bir tamir rıhtımı sunulabilir. Gerekirse yüzen bir salı andıran çalışma platformları ile teknelere aborda olunup, üzerinde küçük jeneratörlerle temel onarım imkanlarının çözümüne de yardımcı olunabilir. Bağlama alanını kamera ile gözlemleyen güvenlik görevlisi bulunabilir. 
Bu şekilde işletilen bir marinada arz ve talep dengesiyle oluşacak fiyat, bir amatörün imkanları dahilinde olur. Aynı zamanda hiç beton dökülmeden, bölgesel ve ekolojik çözümler üretir. Artan nüfus ve denizciliğe ilgi nedeniyle misliyle artacak bağlama sorununa en temel, en yararlı çözümün bu olduğu düşünüyorum. Marinalar, Türkiye koşullarında tek başına kesinlikle bağlama sorununu çözemezler, sadece yardımcı olurlar.
ÇEVRE BİLİNCİ EĞİTİMİ
Türkiye nin denizleri ve coğrafyası şüphesiz dünyada çok özel bir yere sahiptir. Bu kadar girintili, çıkıntılı çekici koylar, adeta kristali andıran son derece berrak deniz, uygun iklim hepimizi bu sulara ve kıyılara bağlayan etmenlerdir. Bu kıyıların, rant amaçlı veya kısa dönemli çözümler üretilebilmesi maksadıyla doldurulması, kıyılarımızın sonunu getirmektir. Doğallığı koruyabilmek en iyi ve üretim ve çözüm biçimi olmalıdır. İnsanlığın kendi kendine yarattığı sahte ihtiyaçları, vizyonsuz çözümlerle (!) karşılaması doğru değildir. Özellikle Ege denizi için. 
Aksi taktirde binlerce yıldır doğal kalmış, son 30 yılda yapılan uygulamalarla, çekiciliğini yitirmeye başlayan kıyılarımızın kesinlikle sonu gelecek, amatör denizciliğimizi teşvik eden, denizcilerimize coşku veren bu eşsiz kıyı ve sular özelliğini kaybedecektir. Bu nedenle denize çıkacak her bireye ülkesinin doğal değerlerinin önemi hakkında bilgi verilmesi ve farkındalığının arttırılmaya çalışılması şüphesiz, koruma bilinci oluşturacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla
Özkan Gülkaynak
devamını oku →

Greenpeace bayrak gemisi harika bir yelkenli Gökkuşağı Savaşçısı-Rainbow Warrior III

Rainbow Warrior (Gökkuşağı Savaşçısı) adı nereden geliyor..

Geminin adı, Cree kabilesine ait bir efsaneye dayanıyor. Efsaneye göre; gün gelecek, yerküre hastalanacak. İşte o zaman, dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerden, lafa değil işe bakan insanlar toplanıp bir kabile oluşturacak. Bu kabile yerküreyi iyileştirmek için çalışacaklar. Onlara "Gökkuşağı Savaşçıları" adı verilecek. 



Greenpeace Rainbow Warrior 1985 yılından beri, üç kuşaktır daha güzel bir dünya ve yaşanabilir bir gelecek için mücadele ediyor. 

İlk gemi paslı bir balıkçı trol teknesi idi ve el ile taşlandı, üzerine bir güvercin ve gökkuşağı resmi boyandı.

Balinaları kurtararak, radyoaktif atıkların dökülmesine karşı çıkarak ve Pasifik'ten Kuzey kutup bölgesi'ne kadar nükleer silahların testleri yapılan yasak bölgenin doğrudan içine seyahat ederek tarih yazdı.

Onun tarihte ki seyahati, Paris'teki ürkek politikacıların Fransız ajanlarına gemiyi Yeni Zelanda'da batırmalarını emrettikleri zaman son buldu. Ve 1985 yılında gemiyi bombaladılar.



Bu acı olay sonrası, Greenpeace azimle yeni gemiyi inşaa etti. Bu gemi, 22 yıl çevreyi korumak adına tüm dünya denizlerini dolaştı. Görevini yenisine bırakma zamanı geldiğinde, "Rainbow Warrior II" Bangladeş’te bir insani yardım kuruluşuna bağışlandı,gemiyi alan Friendship adlı Bangladeşli yardım örgütü, geminin adını yine "Gökkuşağı" anlamına gelen "Rongdhonu" olarak değiştirdi ve bu kuruluş gemiyi yüzer hastane olarak kullanmaya başladı.



Rainbow Warrior III, en az 50 yıl süresince kullanılmak için inşaa edilmiş özel yapım bir yelkenli tekne. 57 mt boy 11 mt.genişliği olan bu geminin iki  A-yapılı direğini gördüğünüz zaman bunu hemen anlıyorsunuz.




Her detayı sürdürülebilirlik akılda tutularak tasarlanan bu gemi, biyositlerden %100 arındırılmış gövdesindeki sert kaplamadan, kabinlerinin FSC ahşabına; güvertesindeki geri dönüşüm sistemlerinden, biyolojik atık su arıtmasına kadar ustalıkla inşaa edildi. Gemi, esas olarak rüzgar gücüyle yelkenleri ile ve hava uygun olmadığında etkin dizel-elektrik gücüne dönüştürme opsiyonu ile yol alıyor. Devrim niteliğindeki direk tasarımı onun daha fazla yelken taşımasına olanak sağlıyor ve radyo antenleri, internet ve uydu iletişimini temin eden çanak antenler için montaj alanı olarak kullanılıyor. Bu sistem, uzak yerlerden video yayını yapabilmeyi ve okyanustan internet bağlantısı sağlıyor. Gemi de; çeşitli çok amaçlı salonlar, helikopter iniş alanı ve 2 hızlı eylem botu ile 30 kişilik barınma alanı bulunuyor..




devamını oku →

Panama-Florida seyir notları 3-Key West-West Palm Beach FL

Nerede kalmıştık ???? Meksika Körfezine geldik..Caraib denizi bitti ..
Evettt yine rüzgar 50-60 aralığından ve bazen de kafaya yakın gelmeye başladı Küba’ya yaklaştık .. Haritadan görüyoruz ancak oldukça açığından geçtiğimiz için kara gözükmüyor. Gemi trafiği ve inshore trafik için ayrılmış alanları kontrol ederek onların üst sınırından geçiyoruz. Güzel yelken yaptık uzun süre ki bu çok iyi oldu azalan mazot gerilim yaratıyor ama sorun değil rüzgarsız kalmayacağımız açık . Key west Amerika’nın "0 mile" dedikleri başlangıç kasabası ve oraya girmeye karar veriyoruz. Çok güzel bir yer olduğunu duymuştum, Türkiye’den herkesin siparişi var zaten …Dünyadaki en güzel güneş batışı oradan izleniyormuş dedi kim ile konuşsam..Göreceğiz.. Akşam oldu yaklaşık 60 mil yolumuz kaldı heyecanla dinlenme eğlenme yemekler konuşuyoruz. Bu arada içeride yeşil mercimek içine Türkiye'den gelme et kavurması ve ev eriştesi ile akşam yemeği pişiyor. Yazık Serhad bey 10 yıldır yemedim dedi ..

Saat akşam 20.00 civarında, 6-7 mil uzağımızda şimşekler çakmaya başladı..Öncelikle sancak tarafımızda idiler bir anda iskele tarafında da ve önümüzde ileride de görülmeye başlayınca hafiften paniklemeye başladık. Dikkatle gözlüyoruz, rüzgar artıyor 19 knot görmeye başladık, hava iyice karardı. Her yönde şimşekler var ancak üzerimize mi geliyorlar geçip gidiyorlar mı anlamak zor. 

Uydu telefonunun internet bağlantısı ile hava durumu alıyoruz acilen ve anlaşılan Tampa üzerinde bir storm-fırtına var aşağıya Meksika körfezine doğru iniyor. Rotadan iskele yönünde çıkmaya başlıyoruz iki yönde de şimşekler uzağımızda kalmaya başladı ancak çözüm değil tekrar kısa süre sonra rotaya döndük. 40 mil kaldı Key-West'e, rüzgar hızı 20-21 knot oluyor.. Cenovayı kapattık ana yelken camadan motor açtık yola devam. Yemek yeme fikri uçtu gitti, herkes teknenin üstünde ilerimizdeki hava hareketini gözlüyoruz. Sabaha birkaç saat kaldı KeyWest’e kapağı atsak nasıl rahatlayacağız. Neyse gün ışıyor, fırtına uzaklaştı sanırım..Şimdi görev KeyWest’e girişdeki yaklaşık 2 millik kanal şamandıralarını bulmak. Çok sayıda sığlık var bu bölgede ve geldiğimiz rotada da vardı, dikkkatle takip etmek gerekiyor..
Sancak kırmızı iskele yeşil markalama renkleri deniz üzerindekiler için farklı. Büyük bir yolcu gemisi önümüzde kanala girme manevrası yapıyor güzel emin olduk girişten ve ilk şamandıra sancakda kırmızı aaa o da ne müzik yayını yapıyor .. 
Dedik ki deniz kuşları ve canlılara konser..Sanırım hoş geldiniz müziği ve 1.şamandıra hatırlatması. Yola devam dikkatli bir şekilde ilerledik bir sonraki kırmızıyı bularak, oldukça harika görüntüler ile KeyWest'de Brigth marina mazot iskelesine bağlandık. 
Derin bir ohhh çektik atladık iskeleye 7 gün sonra.. Yürümek harika.Hemen el yüz yıkama mazot alma ve ülkeye giriş işlemleri veee yemekkk..Aç herkes dün gece bu sabah hiçbirşey yenmedi..Key West şahane bir yer, tatil kasabası gibi sanki 1950 lere dödük birden filmin içine giriverdik, eski Amerika filmlerini andıran korunmuş tarihi doku, insanlar rahat, hava 30-35 derece, heryerde harika yelkenliler var.. 

Mutlaka bir kez daha buraya gelip uzunca kalmayı ve bu kasabadan başlayan intercostal dedikleri dev genişlikte ve üzerinde yüzlerce köprü olan su kanalı içinden seyahat ile Amerika’nın kuzeyine gitmeyi kafama yazıyorum..

Sabah güneş doğuşunu gördük şimdi batış vakti..Bizim için de yola çıkma zamanı.. Vira demir pardon vira benzin istasyonu bağlanma iskelesi..Saatine 10 dolar aldılar toplam 79 dolar park parası..Akşam 17.00 yi geçti marina benzinci ofis kapanıyor, isterseniz sabaha kadar kalın dedi görevli. Demek ki akşam gelsen; ücretsiz konaklamak mümkün ofis açılmadan kaçmak koşulu ile :)) 

Tatlı su ile duş dahi aldık gün içinde..İstekler o kadar azalıyor ki deniz yaşamı seni, seninle mutlu etmeyi öğretiyor. Başka hiçbir şeye ihtiyacın yok aslında, şehirde sanal sahte mutluluklar..Hortum ile teknenin arkasında uzun uzun duş yapmak bugünün extra hediyesi..Yol boyunca tatlı suyu idareli kullanmak adına hep tuzlu su banyosu yapmıştık..

Akşam 17.30 avara olduk KeyWest hoşça kal.. 

Rota; Florida West Palm Beach. Mazot full extra yedeklerde var, rüzgar kafadan geliyor tamam yukarı dönene kadar motor ile gidelim. 
Ohhh misss mavitur havası teknede.. aaa hızlanıyoruz akıntı inanılmaz 2-2,5 knot iken 5 lere çıktı. Bu arada Küba karası biter bitmez okyanus soluganları yandan tam bordadan geliyor. En sevmediğim deniz hali. Nasıl sinir bozucu bir yalpa neyse görünen o ki uzun sürmeyecek rota gereği az sonra döneceğiz ve 40-50 mil sonra kıçımıza alacağız onları. Umulandan önce varacağız anlaşılan. Uyumak için içeri giriyorum.
Akşamüzeri teknenin üzerine çıktım ve kafamı çeviriyorum; tanrım bu ne güzellik Miami slüeti önünde yelken yapıyoruz. Tüm şehir akıyor yanımızdan saatlerce.
Akşam yemeğimiz Miami manzaralı. Yemekte KeyWest alışverişi tavuk ile yapılan yemek ve arpa şehriye pilavı ile şarabımız var. Saat gece 23.00 oldu ve iyice yaklaştık West Palm Beach'e. Burada da kanal girişi yapılacak iç sulara geçeceğiz. Kalacağımız marinayı bulmak sonraki görev. Riviera Beach Marina.
Kanal burada oldukça kısa ancak karanlık ışıklar yanıltıcı ve ürkütücü..Denizde trafik var mavnalar geçiyor koskocaman çekiciler ve ağaç yüklü dev sallar düşünün. Bunların durması da mümkün olmuyormuş. Neyseki Lisely ve Serhad gerçekten çok dikkatli ve bilgili, bizi sağ salim marinaya getirdiler. Ohh bağlandık.. Ne görevli var ne bizi karşılayan, ne güvenlik.. Alem buralar. 
Sabah dostlar geliyor, Türkiye'den haberdar edilmişler tanışmaya geldiler burada yaşıyorlar hoş geldiniz demek için teknedeler birlikte kahvaltı yapıyoruz. 
9.günü denizde oluşumuzun ve vardık yerimize..Sevim'in gözleri doluyor..

Riviera Beach Marina sakin şehirin biraz dışında kıyısında eğlenceli ve düzenli bir yer. Tiki bar clup hemen yanımız şahane müzik grupları çıkıyor geceleri. Dün gece Blues yapan bir grup vardı uzun uzun çaldılar. Bugün ben bu yazıyı yazar iken, haftasonu çoluk çocuk geldi şehir. Bizim marinadan karşımızdaki Pienut adasına botlarla seferler yapılıyor. Minicik bir ada piknik deniz için oraya gidiyor şehir halkı. Hiçbir tesis yok üzerinde.

Marina da kano kiralayan, dalışa, balığa götüren tekneler var. Ben en çok korsancılık oynatan tekneyi sevdim. Balık avcılığı ciddi profesyonel bir hobi tüm bu bölgede. Ticari balıkçılık yasak o sebep kendilerine balık tutuyorlarmış. Denize açılıp balık safariler düzenliyorlar. Marinanın içinde de dev balıklar yüzüyor Jack diyorlar onlara, bir sürü de pelikanımız var..Safariden dönen balıkçılar eve giderken ayıklıyor kesiyor kocaman balıkları ve atılan balık artıklarını paylaşıyor bizim evcilleşmiş dostlar..

Az önce teknenin yakınına kadar gelen bir sincap geçti yoldan, hava biraz kapalı güneş yok ama çok ılık.. Şort, tişört yaşıyoruz. Deniz suyu sıcaklığı tüm seyahat boyunca 31-34 arası idi, göstergelerde takip ettiğim. İçine girince hayal edin dışarısı serin oluyor.. Bir hafta daha buradayız sonrası uçak ile dönüş. Esenyel gemi ile dönecek Türkiye'ye.

Tüm yaşananlar ki şimdilik hepi topu geçen 2 hafta içindekiler hayatımdaki çok çok iyi ki lerden birkaçı sadece.. 


Anılar biriktirmek bizimkisi..

Teşekkürler Esenyell..Sağlıcakla kal, hep mutlu ol..



3.mayıs.2014 / FloridaUSA



devamını oku →

Panama-Florida seyir notları 2




San Blast adalarına 21 nisan’da Panama’dan çıkış işlemlerini yaptırmak için gittiğimizde ofis kapanmış idi ve geceyi alargada adaların ortasında denizde geçirdik. Hani filmlerde olurya “kara göründüüü” diye bağırır birisi ve kamera palmiyeleri olan küçük altın sarısı dümdüz bir sahile döner..İşte San Blast adaları denen adalar grubu aynen bunun gibi irili ufaklı birsürü adadan oluşan bir güzellik. Ertesi sabah botumuzu şişirmek ki yine sorun yaratmıştı ..Ne yaparız diye düşünür iken Alahandro’yu bulduk. Botu ile bizi aldı götürdü getirdi yan teknenin kaptanı İspanyol bir genç adam. 2 paket sigara verdik çok mutlu oldu buralarda para değil istekler ihtiyaçlar en değerli anlaşılan.



Yola çıkmaya hazırız, demirin yukarı çekme zamanı hoop ilk sınav vee ırgat motoru stop .. Denizcilik sorunlara çözüm üretme sanatı. Hemen Lisely iki arka vinçe halat aldı ve birer şakıl ile demirin zincirine bir sağ bir sol derken yarım saat sonunda çektik takım çalışması herkesin üstü başı yağ parmak içleri leş .. olsun mutluyuz her şey yolunda. Teknemiz Esenyell 46 feet Bavaria Crusier tipi ve son derece donanımlı insana çok güven veren bir kayık. Ben seviyorum teknelere kayık demesini. Bodrum’lu ustalardan duymuş çok sevmiştim yıllar önce..
Esenyell; 2006 da alınmış, 2009 da da dünya turuna başlamışlar Sevim-Halil ADALI çifti. Radar Jeneratör çift buzdolabı ve daha neler neler ne isterseniz var teknemizde. Ev sahibimiz çok çalışkan bir hanım ve tekneyi çok iyi tanıyor. Yelkenciliği denizciliği yolda tamamlayacak diye şakalşıyoruz. Kocadan hoca olmuyor anlaşılan bunca yıl Halil bey dümende Sevim hanım co-pilot harika bir hayat yaşanmış..Onlar adına teknenin yaşama dönmesi ve yıllar sonra tekrar yola çıkmasına çok çok seviniyorum.

Yolculuk farklı etaplardan oluşuyor ..Serhat bey planlamayı ipad üzerinde Navionics ile yapmış ve ilk 4 günlük hava raporunu almış .

Adalardan ayrılmamız ile 30 derece kafadan rüzgar ile uzun bir seyir yaptık. Birkaç gün bu şekilde motor yelken devamlı Nikaragua açıklarına doğru ilerledik. Sonra rota doğulu rüzgarları almamıza uygun olarak farklı dönüş noktalarına geldik ve yelken seyrimiz keyifli olmaya başladı. Genelde 60-90 derece aralığında alıyoruz ki bu tam istediğimiz açı. Kaba dalga hiç yok, rüzgar hızı 11-15 knot arası değişiyor. Yola çıktığımız ilk gün çok kaba dalga almıştık ve Sevim ile ben biraz kötü olduk ama geçti..Şimdi herkes iyi tekne mutlu biz mutlu.. Geceleri hem gemi trafiğini kontrol etmek için radarı açıyoruz hem de şarj etsin aküler amaçlı motor seyri yapılıyor. Fazla trafik yok hiç yok desek doğru olur.. Sadece uzaktan geçen birkaç gemi gördük şimdiye kadar. Akıntı var çıktığımızdan beri tüm Caraib denizi boyunca yukarı doğru 2,5 knot ortalama akıntı bize yardım ediyor..Harika görüntüler, harika gün batışları, harika bir küçük kuş ..Tüm gece içeride teknede kaldı dinlendi sabah uçtu..Alışılmadık ama anlamlı bir sürü şey.. İlk kez balık tuttuk bir mahi mahi yeşil-mavi kalın derisi olan yaklaşık 1 metre . Afiyetle yedik dün gece, bugüne de arttı çok doyurucu bir de kafasından süper çorba yaptım …

Ekmekleri de artık teknede yapmaya başladık. Geceleri 4-5 er saatlık vardiyalar ile tekne üstü görev yapıyoruz. Gündüz herkes dağınık. Genelde kızlar ellerinde birer kitap, Serhat bey yazık dümen başında denizi gözlüyor göstergelere bakıyor, otopilot çalışkan arkadaşımız tekneyi kullanıyor..

Ne kadar şanslıyız dedim dün gece tamamen yıldızlardan oluşan bir gökyüzünün altında yemek yerken, hepimiz evet onayladık...

Lisely'a a çok sayıda Türk adeti, geleneği, şakası, yemek tarifi öğretmiş olmayız; konu dönüp dolaşıp Türkiye’ye geliyor bir yerden sonra..

Grand Cayman adalarına uğramak ve mazot almak düşüncemizden vazgeçtik, yaklaşık 75 mil yoldan ayrılmamız anlamına gelecekti. Bir de tekneleri ilaçlıyorlar belki diye Sevim duyunca ki tekne sürekli temizlik bakım halinde; ben 2 günde çıkamam oradan dedi..

Şu an Küba’ya yaklaşıyoruz yaklaşık bir günlük yolumuz var. Küba’ya maalesef giremeyaceğiz teknedeki iki Amerikan vatandaşı için suç unsuru hapis cezasına varan yaptırımları olabilirmiş. Direkt Key West tarafına geçeceğiz. Mazot konusununda sorun yaşayabiliriz mutlaka bir durak gerekecek..

Dün itibari ile hava durumu raporlarını yeniledik ve tam istediğimiz doğulu rüzgarın olduğunu öğrendik Küba’dan sonra işler iyice kolaylaşıyor gözüküyor. Bu haberlere çok sevindik ve Cahit Üren ağabey imin şahane likörlerinden 2.sini açtık kutlama yaptık. Cahit ağabey ellerine sağlık süper süper..

Gözalabildiğine mavilik Caraib denizinde yol alıyoruz, teknemiz full arma apaz seyrinde dalga yok karnımız tok hava çok sıcak ama esiyor.. 

Burada olmak harika…
Görüşmek üzere dostlar ..
devamını oku →

Esenyell ile Panama'dan Florida'ya seyir notları 1.

Turrle Cay Marina-PANAMA



Anlatmaya başlayacağım hikaye bir gün birisinin facebook mesaj kutuma bıraktığı yazı ile başladı. Aslında hemen öncesinde Dilek arayıp, tanıyıp tanımadığımı sormuştu. Sevim-Halil Adalı dedi. İsimler biraz tanıdık ama hikayeyi bilmiyorum dedim. Anlatmaya başladı ki; Halil ağabey ve eşi dünya seyahatine çıktılar, Panama’ya kadar gittiler eve döndükleri bir dönem Halil ağabey kanser oldu ve 3-4 ay içinde vefat ettl. Eşi Sevim bana ulaştı ve tekneyi getirmek istediğini söyledi ancak ona; Mayıs 2014 de kendi teknem ile İstanbul'dan yola çıkacağımı ve tek başıma Atlantik geçişi yapacağım için beklemesini 2015 de beraber döneriz dediğini söyledi. Senin adını ve telefonunu verdim belki yardımcı olabilirsin diye ekledi.

Facebook mesaj kutuma düşen mesaj Sevim Adalı’dan gelmişti ve sonrasında; onun için, onlar için ne yapabilirim düşüncesi, Amerika’da yaşayan sevgili Ali Bengisoy’dan yardım istemem; onun olayı çok sahiplenmesi ve şu an ki ekibin oluşumu ..Hepi topu 3 ayın içinde..

17 nisan da Serhat Lisely Sevim ve ben Panama’da buluştuk. Biz Sevim ile Türkiye’den geldik onlar Seattle'dan Amerika'dan. Panama havalalanında bulduk birbirimizi. Roger aldı bizi koyu renkli bir Panama'lı. Çok akıllı bir adam..Otel işletiyormuş eşi ile..Sevim ona uçak saatini yanlış vermiş, o doğrusu budur diye erken gelmiş.. Alışveriş yapıp 10 torba yiyecek ile 2 saat sonra teknenin olduğu marina ya vardık. Uzun bir yolculuk ve ben jet-lag oldum herhalde bir uyku bir uyku gözümü açamıyorum. 

Teknemiz Esenyell-iki l ile..Türk bayraklı .Liman kaydı sırasında Esenyel adı alındığı için iki l ile yazılmış kızımız. Çok güzel bir kız. Marina da üsütüne beyaz bir tente atmışlar öylece duruyor. Hemen ortalığı açtık yerleştik hafif bir yemek hop uyku.. Sabah iş çok..Teknenin cenova yelkeni üzerinde değildi..Dolaptan çıktı takıldı, motor yağı değiştirildi, bimini Türkiye’den taşımıştık onu ve spreyhood takıldı..iş bitmek bilmiyor olsun başlandı sonu gelir..öğleden sonra denize gittik ..yakında harika bir sahil var..Heryer sahil orman palmiye. Karşımızdaki ormandan maymun sesleri geliyor. Akbabalar var üzerimizde uçuyor. Kuş sesleri hiç görmediğimiz bir sürü ağaç..

2.gün teknenin botunun tamiri ile uğraşıldı, patlak var bulmak zaman alıyor. Neyse bulduk küçük bir nokta tamir etti Serhad bey ..çocuklukda Edirne'de bisikletçide çalışmış bir profesör o şimdi. Odtü’den sonra master deniz bilimleri sonra doktora için Wasington üniv. Ve evlilik çoluk çocuk kalış ..Yelken yapıyor yıllardır yarışıyor ve Lisely, Ali ağabey, Serhad hepsi Seattle yat klüpden arkadaşlar.

Can sallarını ki iki tane var her şey extra yedekli, dışarı aldık ve kontrollerini yaptık. Marinanın müdürü Yogi bey geldi. Alman kendisi, 7 yıl Venezuele’da yaşamış sonra 3 yıl bir adada ve son 5 yıldır burada..Gezgin bir adam köpeği Samanta ve Venezuela'lı eşi ile teknesinde yaşıyor, burada çalışıyor. Biten ocak gaz tüplerimizi de dolduracak yarın vereceğiz. Tüm tekne içi temizlendi dolapları ortaya döktü tek tek toparladı Sevim. Motoru denedik gayet güzel çalışıyor ve şarj ediyor aküleri. Bu akşam yemekde Lisely elma ve peynir yerim dedi bizde hiç elma ile doyulur mu dedik ..ve ona dün yaptığım harika kuru fasulyeden pilavdan ve elma ve peynir ve zeytin ve kuruyemiş  yedirdik. Herkes uykulu..eğlenceli bol gülmeli bir gece. Lisely mortage uzmanı ve 20 yıldır aktif yarışan çok iyi bir yelkenci..Kaptan olmak yolunda..

Beni çok şaşırttı ve ilk gün hop direğe tırmandı tüm kontrolleri yaptı ..Birsürü şeyi fark etti düzeltti şahane bir şans tecrübeli iki kişinin olması bizim için.

Denize gittik tabiî ki gündüz ve yüzdük uzun uzun su çok ılık. Geceleri yağmur yağıyor genelde camları kapatıyoruz. Sabahları hep 6-7 gibi uyanıyoruz. Gün uzuyor buralarda.

Bugün 3.gün artık yavaş yavaş yola çıkma havasına girdik. Yarın 35 mil yakında San Blast adalarına gideceğiz ve Panama çıkış ilşlemlerini yapacağız diye öğrendik. Görülmesi gereken çok güzel bir bölge imiş. Bugünün işi botun çalışmayan 2,5 beygirlik motorunu tamir etmek oldu. Motorsuz olmaz dedik ve Serhat bey tümünü Lisely ile söktüler. Bakımı yapıldı benzin kaçağı bulundu tamir dedildi, ayarları yapıldı çalışır duruma geldi. Sevim şaşırdı hiç kimse yapamamıştı diyor buralarda..

Sabah kahvaltılarımız çok keyifli oluyor her şeyimiz var yok yok artık çay demlemeye de geçtik, bu sabah önce yüzmeye gittik sonra kahvaltı. Sahilde hiç kimse yoktu. Şahane bir manzara palmiyeler beyaz kumsal ve sadece biz..

Şu an birer bira içtik ve dinleniyoruz. Öğle yemeği yok hafif atıştırma..kuruyemiş hindistancevizi peynir. Hindistancevisi buldum yolda getirdim açmaya çalışıyorum gülüyorlar bana.. sonra teknede balta var onunla denedim yok bana mısın demiyor. Marinanın adamı geldi elinde pala gibi bir şey .vuruyor kanırtıyor 3-5 açıldı ama nasıl kalın bir kabuk. Hindistancevizi çıktı içinden hop kırdı onu suyunu aldık bardağa..cevizin içini iki günde zor yedik dört kişi süper tok tutuyor ..

Akşam sahildeki bar cafede yedik, yemekler çok değişik istakoz içi soslu ve kalamar yaptılar. Pilav salata aynı bizdeki gibi..Birazda tekila v.s. 

Sonra rota çalıştık basılı kağıt harita getirmiş kocaman paftalar, üzerinde işaretledi Lisly ve dedi ki bana gülüyorlar böyle çalışıyorum diye..Ben en doğrusu bu, bizde böyle yapıyoruz dedim. O ekibinde taktisyen imiş yarışlarda çok önemli bir pozisyon ve çok dikkatli kendisi..Serhat bey titiz ve nazik her şeyi sırası ile inceliyor onarıyor test ediyor ve yerleştiriyor.

Bugün 21 nisan 2014 pazartesi artık yola çıkmaya hazırız. Teknenin içini neta ediyoruz. Suları doldurduk . Mazot aldık. Herşey yolunda.. Hava sakin seyir için uygun .. Sabah kahvaltısı süper doyurucu bir omlet yaptım ekibe ve tabiî ki sonrası türk kahvesi… Şimdi dingy arkaya takılıyor ve ….yolculuğun devamını seyir notları 2 ile 3 de bulabilirsiniz..
devamını oku →

Kaptanlık ve kaptan Paşalık kurumu tamamen Türklere has bir teşkilât olup,...

BEY..REİS..PAŞA..KAPTAN.. NEREDEN NEREYE...

Güncel bir konu olması nedeni ile ilk paylaşımı tarihimizde gemideki en üst sıfatı taşıyan , geminin sevk ve idaresinden sorumlu kişiye hitap edilen adla başlamak istiyorum..
Türkler denizciliğe beylerbeyliği dönemimde başlamışlardır. İlk denizcimizin bilinen tarihi 1088-1090 dönemlerindedir. Bu tarihte büyük denizcilerin sıfatı BEY olarak geçmektedir. 1465 tarihinden sonra büyük denizcilerimiz REİS, Osmanlılarda divana girmeye başladıkları tarihten sonrada PAŞA olarak anılmışlardır.
Tarihten günümüze kadar bu konuda oldukça kapsamlı arşiv tutulmaya çalışılmıştır. Güzel olan tutulmuş arşivlerin çoğu günümüze kadar gelebilmiş ve bizlere bu konuda kapsamlı bir araştırma kaynağı olmuştur. Ancak yinede bazı konularda ikilemler oluşmasının önüne geçilememiştir.

DENİZCİLİK TERİMLERİNİN DİLİMİZE YERLEŞMESİ VE BU KONUDA YAPILAN ÇALIŞMALAR


Anadolu beylerbeylikleri ve devamında Osmanlı İmparatorluğu bulundukları devirlerin gereği olarak zamanın şartlarının imkân verdiği ölçülerde yazılı kitap, seyahatname veya harita olarak bahriyenin yetiştirdiği kişilerin bilgilerini paylaşmaları denizcileri aydınlatmıştır. Piri Reis, Seydi Ali Reis, Barbaros’un eserleri hep bu doğrultuda hizmet için yazılmıştır. Yeni keşiflerin yapılması, yelken devrine geçiş, gemi tiplerinin değişmesi, kalyon ve kadırga gibi, gemi toplarının kullanılması, gemi muharebeleri ve savaş taktiklerinin değişmesi hususlarında bu yazılı eserler yeniliğe uyum sürecinin kısalmasına yardımcı olmuştur.
Kaptan kelimesinin dilimize nasıl ve ne şekilde yerleştiği konusunda bize rehber olacak geçmişten günümüze gelerek karşımıza çıkan birkaç araştırma görüyoruz. Ancak denizcilik temrinleri konusundaki en önemli ve bize rehber olacak kaynak, Piri Reis’ in “Kitab-ı Bahriyye”si, Seydi Ali Reis’in “el-Muhit fi’l-kevakib der ilm-i derya ve Mir’atul Memalik” isimli eserleridir..
XVII. yüzyıla ait kaynaklar arasında yer alan Katip Çelebi’nin “Tuhfetu-l Kibar fi Esfari’l Bihar” isimli meşhur eseri denizcilikle ilgili birçok bilginin yanı sıra dönemin deniz teknolojisine terminolojik açıklamalar getirmesi bakımından dikkat çekmektedir. “Makale-i Zindancı Mahmud Kapudan beray-ı feth ü zafer-i keştiy-i Maltiz-i la’in düzeh mekin” adlı eser konuya güzel bir örnektir. Bu kitapta Mahmud Kaptan’ın Maltalılarla yaptığı muharebe ele alınmıştır. Kuzey Afrika’da faaliyet gösteren Türk denizcileri ve zamanın gemilerinin teknik özellikleri hakkında bilgi vermektedir. (1)

Gelelim denizcilik terimlerinin sözcük Kökenlerine….

Osmanlıca denizcilik dilini kayıt altına alan ‘dilimizin ilk gerçek deniz sözlüğü’ Süleyman Nutki tarafından derlenen ‘Kamûs-i Bahrî’ (Deniz Sözlüğü/1917) denizcilik dilinin kaynakları konusundaki ilk Latince yayınlanmış sözlüktür.
Daha sonra yapılan en büyük ve en uzun kapsamlı araştırma , Deniz Müzesinin kuruluşunun da yer aldığı deniz subayı Binbaşı Süleyman Nutki tarafından yapılmıştır. Süleyman Nutki’nin derlediği eserde yaklaşık 3500 madde yer almaktadır. Süleyman Nutki kitabında tüm denizcilik terimlerinin , şimdiye kadar kullanılmakta olan uyarlanmış kelimelerin asıl ve türetilenleri de kaybolmuştur,” cümlesiyle sözlüğü hazırlamaktaki amacını açıklamaktadır. Yani bilinenlerin dışında türemiş kelimelerin çoğunun kaynağı bilinmemektedir.

KAPTAN KELİMESİ NEREDEN TÜREDİ O ZAMAN

Bu konudaki en kapsamlı araştırmayı yapan , A. İhsan Gencerve İ. Parmaksızoğlu’nun belirttiğine göre; Kaptanlık ve kaptan Paşalık kurumu tamamen Türklere has bir teşkilât olup, burada Bizans dahil başka bir milletin etkisini ya da bu kurumun herhangi bir şekilde Türkler tarafından kopya edildiğini düşünmek yanlıştır. Bu nedenle Kaptan-ı Deryâlık kurumunu Osmanlı denizciliği teşkilatı içerisinde değerlendirmek gerekmektedir.

Diğer bir görüş ise Osmanlı Devleti’nin özellikle denizcilik teşkilatına ait birçok kurum ve kuruluş bir esinlenmenin veya uyarlamanın ürünüdür. Bu bakımdan diyebiliriz ki, Osmanlı denizcilik teşkilatındaki bazı terim ve temrinlerin batılı devletlerden esinlenmiştir Venedikliler, Cenevizliler ve İspanyollar gibi milletlerin denizcilik konusunda etkilerinin olduğu da düşünülebilinir...

Bir diğer araştırmada ise ; Kaptan-ı Deryâ kelimesinin kökeni, “capitaneus” veya “capitanus” kelimelerin-den gelmekle birlikte, özellikle “paşa”, “deryâ” ve kısmen “bâhir(bahr)” kelimeleri ile eş anlama gelmektedir.

Sonuç olarak kaptan kelimesinin de dahil olduğu birçok denizcilik teriminin bizden mi avrupaya, avrupadan mı bize geçtiği konusunda net bilgi yoktur..Aynı şekilde bazı terimlerin Araplardan mı bize, bizden mi Araplara geçtiği konusunda yine net bir bilgi yoktur..

Kaynaklar (1) Pehlivanlı Hamit, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Sayı 61, Cilt : XXI,
Mart 2005
Deniz Sözlüğü Mustafa Pultar
Dz.K.K.lığı dergisi tarihçesi


Teşekkürler : Paylaşım Sn.Vural PERK
devamını oku →

Yelken Federasyonu'nun yeni başkanı, Mehmet Serhat Belli oldu.

Ankara Aktif Metropolitan Otel'de 11 ocak 2013'de yapılan federasyon olağanüstü genel kurulunda Ahmet Gençtürk, Özlem Akdurak ve Mehmet Serhat Belli, başkanlık için mücadele etti.

Federasyon delegelerinin imza toplayarak yaptırdığı seçimli genel kurulda, 166 delegenin 158'i oy kullandı. Geçerli oyların 68'ini alan Mehmet Serhat Belli, Yelken Federasyonu Başkanlığına seçildi.
Adaylardan Özlem Akdurak 53 oy alırken, eski başkan Ahmet Gençtürk ise 37 oyda kaldı.
Başkanlığa seçilen Mehmet Serhat Belli'nin yönetim kurulu listesinde Ahmet Yentür, Atilla Turunç, Deniz Karamanoğlu, Güven Turan, Mehmet Akif Gültekin, Meriç Özkaya, Nuh Naci Kuriş, Ömer Karacalar, Murat Serdar Kısadere, Mustafa Seyhan Evlioğlu, Şehnaz Doğruyol ve Kadir Turgut Kutlu yer aldı.

Kaynak: eurosport
devamını oku →

Hüseyin Akbulut,Türkiye Bedensel Engelli Açıkdeniz Uzun Yol rekorunu kırdı.


30 Kasım-7Aralık 2013 arasında yapılan ve Marmaris-İsrail-Kıbrıs-Mersin etaplarından oluşan Christmas Ragetta'ya katılan Türkiye Bedensel Engelli Spor Federasyonu Yelken Branşı sporcusu olan Paralimpik yelkenci Hüseyin Akbulut, bu parkuru tamamlayarak Türkiye Bedensel Engelli Açıkdeniz Uzun Yol rekorunu kırdı.


2012 Haziran ayında ülke genelinde başlatılan Bedensel Engelli Bireylerin yelken sporu ile tanışmasını, yetenekli ve nitelikli bedensel engelli bireylerin sporcu kimliği kazandırılmasını amaçlayan Paralimpik Yelken Hedef 2016 proje sporcusu Hüseyin Akbulut; Marmaris-İsrail-Kıbrıs-Mersin etaplarında toplam 800 deniz mili yol yaptı.
Hüseyin kendi hikayesini anlatır iken aynı zamanda, bedensel engelli bireylerin evlerinden çıkarak kendi sınırlarını keşfetmelerini sağlamanın amaç olduğunu belirtiyor ..
"Sağ elimi 8 yaşım da elektrik kazası sonucu dirsek altından itibaren kaybettim. Kamuda çalışıyorum. Hep sporun içinde büyüdüm..Birçok spor dalıyla amatör olarak ilgilendim. Extrem sporlar daha çok ilgimi çekmiştir. Salon sporlarını pek sevdiğim söylenemez doğa ile iç içe olmayı ve yine doğadaki doğal zorlukları aşmaktan daha çok keyif alıyorum. Kaya tırmanışı,  koşmak,  bisiklet sürmek ve en çok keyif aldığım doğa sporu yelken. MIYC düzenlediği Marmaris yarış haftasını bitirdikten sonra hocaların hocası olarak tanınan ve benim de eğitim sponsorum olan Cumhur Gökova; Marmaris-İsrail-Kıbrıs-Mersin etabından oluşan Christmas Regatta 2013’e davet etti. Bedensel engelli yelken antrenörlüğü eğitimini için gereken deniz milleri tamamlamam için büyük bir fırsattı.Aslında bu regattanın bir rekor getireceğinden habersizdim. 

Asıl katılma amacım fırtına deneyimi yaşamak ve açık deniz tecrübesi edinmekti. Marmaris’e döndüğümde bu seyirin bir rekor olduğunu antrenörümden öğrendim. Benim içinde büyük sürpriz oldu.

Bu seyire Gökova III isimli tekneyle katıldık. 40,7 feet uzunluğunda tek direkli bir yelkenli. 
Ekip de Uzaklar II isimli yelkenliyle Horn burnunu geçerek Güney kutbuna Antartika’ya giden 4 yıl dünya denizlerine seyir yapan Sibel Karasu da vardı. Ekip de 7 kişiydik 5 kursiyer Sibel Karasu ve ben. Emekli İzmir’den beyin cerrahı doktor abimiz Melih Özalp. Turizmci ve yelken tutkunu İstanbul dan Tayfun Atakan. İngiltere de öğretim görevlisi ve maceraperest Mehmet Ağca. Rusya dan 2 kursiyerimiz Mikael ve Alex.
Bu seyirden önce Cumhur GÖKOVA nın fırtına eğitimlerine katılmıştım fakat 30 knot üzeri havada denize çıkmamıştım. Regatta öncesi denize adam düştü,gps, harita,faça yelken, ilk yardım, camadan atma, yelken küçültme, yelken tamiri eğitimlerini tamamladım. 

Seyirde her şey yolunda gitti. 2 haftada 5 fırtına geçirdik 45 knotrüzgar 5 mt boyu dalga, yoğun yağmur ve dolu yağışı altında hiçbir hasar ve yaralanma olmadan regattayı bitirdik.

Cansın; 2012 yılında bizlerin hayallerine pencere açmıştı. Ben de bizler gibi bedensel engelli bireylerin yelken sporu ile tanışmalarını , yetenekleri doğrultusunda yarışmalarını arzuluyorum. 2012 yılında başlamış olduğum yelken sporunda Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu lisanslı sporcusu olarak 2016 yılında Brezilya da düzenlenecek olan Paralimpik (Bedensel Engelli) Oyunlarında Yelken Branşında ülkemi başarı ile temsil etmek istiyorum"..

2012 yılında doğuştan beyin felci 17 yaşındaki Cansın Yemlihaoğlu babası Hakan Yemlihaoğlu ile 12 metrelik yelkenli tekneyle 12 Mayıs da  İstanbul’dan başladığı yolculukta 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramında Samsun'a vararak; 377.35 deniz mili ile Türkiye’ de Bedensel Engelli Bireylerin yelken sporunu yapabileceğini kanıtlamıştı. 

Paralimpik Yelken Hedef 2016 Projesinin amacı; ülke genelinde bedensel engelli bireylerin yelken sporu ile tanışmasını, alınan eğitimler doğrultusunda ülke tarihinde ilki başararak Paralimpik Oyunlarında Yelken branşında temsil edecek Milli Takım’ a sporcu yetiştirmek.
Bu proje çok sayıda engelli gence hayallerini gerçekleştirmeleri için imkan sağlıyor.
 Projeden; %40 ve üzerindeki bedensel engele sahip her yaştan bireyler ücretsiz olarak yararlanabiliyor.
 www.paralimpikyelken.com 
www.gokovasailing.com
Haber Kaynak Teşekkürler.. http://www.son48saat.com
devamını oku →