ADB-Amatör Denizci Belgesi Adım Adım Yönetimi

 1.     Adım – ADES (Amatör Denizci Eğitim Semineri)
Sınava girmek için önce Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığının bir portalı olan ADES’e girip online eğitimlere katılmanız gerekiyor. Adres : https://ades.udhb.gov.tr/
Burada 24 adet konu var. Her konu için eğitim almanız gerekiyor. Bazı eğitimler indirilebilir PDF halinde, bazıları izlenebilir video halinde. İsterseniz eğitime tıklayıp ardından çıkan pencereyi kapatarak eğitimi es geçebiliyorsunuz. Eğitimler tekrar geriye dönüp izlenebiliyor.
Dikkat!!! : Her eğitimin sonunda konu sonu sınavı var. Sınavlarda başarı veya geçme notu yok. Sadece doğru sayısı yanlış sayısı şeklinde sonuç veriyor. Sınavı tamamlamadan bir sonraki konuya geçemiyorsunuz. Her sınava 5 kere girme hakkınız var. Her seferinde sorular aynı. Dolayısıyla sınava bir kez girdikten sonra yanlışlarınızı görüyorsunuz. 2. Girişinizde sadece yanlış cevaplarınızı düzelterek tam puan alarak geçebiliyorsunuz.
24 konunun tamamının da eğitimine girip, 24 adet sınavı da tamamladıktan sonra, sınav sonuçlarınıza göre bir ortalama puan hesaplanıyor. Bu notu Ders Yönetimi à Notlar bölümünden görebilirsiniz. Gereken puan kaç bilmiyorum ancak gerekli ortalama notu yakaladığınız zaman, 24. Konudan sonra Amatör Denizcilik Eğitimi Kurs Tamamlama diye bir link açılacak (gerekli puanı tutturamadığınız zaman bu linke tıklayamıyorsunuz). Eğer link kapalı ise daha önce girdiğiniz sınavlardaki yanlışlarınızı düzeltip notunuzu yükseltmeniz gerekiyor.
24. konudan sonra yer alan Amatör Denizcilik Eğitimi Kurs Tamamlama aslında bir sınav değil. Orası tıklanabilir olduğu zaman size bir başarı belgesi çıkartacak karşınıza. O başarı belgesini pdf olarak bilgisayarınıza kaydedin. Başarı belgesinin altında bir kod yazıyor olacak. O ileride size lazım olacak. ADES e ileride tekrar girip bu belgeye tekrar ulaşabilirsiniz.
2.     Adım – GOSS (Gemi Adamları Online Sınav Sistemi)
http://gss.gasm.gov.tr/ Adresine giriyoruz. Yeni Kullanıcı bölümünden bir kullanıcı oluşturuyoruz. Burada    üst menüden
Kullanıcı(ADS) à Aday İşlemleri’ ne tıklıyoruz. Buradaki tüm bilgileri eksiksiz bir şekilde dolduruyoruz.
1-    Kimlik Bilgileri ve Fotoğraf: Burada TC numaranızı yazdığınız zaman çoğu bilginiz otomatik çıkıyor. Eksikleri siz tamamlıyorsunuz. Ve bir vesikalık fotoğrafınızı sisteme yüklüyorsunuz. Eğer elinizde taranmış bir fotoğraf yoksa web cam ile fotoğraf çekebiliyorsunuz.
2-    İletişim Bilgileri: Buraya iletişim bilgilerimizi eksiksiz yazıyoruz
3-    Sağlık Raporu: Sağlık raporu Göz ve KBB uzmanı içeren bir hastane olmak zorunda. Yanınızda vesikalık fotoğraf ta götürmeniz gerekiyor. Aldığınız sağlık raporunu da taratıp sisteme yüklüyorsunuz. Dikkat: GOSS sistemi sadece JPG formatında görsellerin yüklenmesini destekliyor. Tarayıcılar ise genellikle dokümanları PDF’e dönüştürür, sistem bunu kabul etmez.
4-    Ödeme Dekontu: Sınava giriş ücreti (Ziraat Bankası Bakanlıklar/Ankara Kamu Girişimci şube kodu:2532 7064441-5008 nolu hesaba Amatör Denizci Belgesi sınavı için 50 TL, Kısa Mesafe Telsiz Operatörü sınavı için 50 TL) yatırılıyor. Ödemede ADINIZ – SOYADINIZ – GİRECEĞİNİZ SINAV bilgisini mutlaka havale bilgisine yazdırın. Bu dekontları taratıp jpg formatında sisteme yüklüyorsunuz. Her iki sınavın dekontunu da ayrı ayrı yüklüyorsunuz. Dekontları yüklerken sınav türü ve başvuru yerini seçiyorsunuz.
5-    ADES Bilgilerinin Girilmesi: Bu adımda, ADES’ ten aldığınız belgenin tarihini ve belgenin altındaki kodu buraya yazıyorsunuz. Büyük-Küçük harfe duyarlı olduğu için kopyala yapıştır yapmanızı öneririm
6-    Randevu Alma: Tüm bu bilgileri ve dokümanları girdikten sonra başvurunuz İzmir Liman Başkanlığı tarafından onaylanması gerekiyor (eğer dekont yüklerken İzmir Liman Başkanlığı’nı seçtiyseniz). DİKKAT: İzmir Liman Başkanlığı’nı arayarak dekont ve diğer tüm dokümanları yüklediğinizi ve randevu alabilmek için onay beklediğinizi belirtmeniz gerekiyor. Bunun üzerine T.C. numaranızı alıp gün içerisinde onay veriyorlar. Sistemde, dekont yüklendikten sonra işleminizin gerçekleşeceği yazıyor ancak aramazsanız, onay verilmiyor !!!
7-    İlgili Liman Başkanlığı onay verdikten sonra Randevu Alma linki karşınıza çıkıyor. Buraya tıklayarak istediğiniz gün ve saate randevu alabiliyorsunuz. Sınavlar Cuma günleri yapılıyor. Neredeyse her Cuma sınav var. Sabah 9:30 ve 11:00 seçenekleri var.


3.     Adım – Snava Giriş
Sınav saatine 15 dakika kala nüfus cüzdanınız ile orada bulunmanız yeterli oluyor. Sınavlar bilgisayar başında yapılıyor. GOSS sistemindeki kullanıcı adı ve şifrenizi kullanarak bilgisayarda oturum açıyorsunuz. Kullanıcı adı ve şifreniz aklınızda olsun. ADB sınavı 50 soru 60 dakika (geçme notu 60), KMT sınavı 25 soru 30 dakika (geçme notu 60). Her iki sınavın da sonuçları, sınav başlangıç saatinden 60 dakika sonra (yani ADB sınavı biter bitmez, KMT sınavı bittikten yarım saat sonra) açıklanıyor. Sınav sonucunuzu sınavdaki gözetmenden öğrenebildiğiniz gibi GOSS (http://gss.gasm.gov.tr/ ) adresindeki başvuruların bölümünden de görebiliyorsunuz.
Sınava giderken yanınızda Sınavda Başarılı Olanlar İçin Yapılacaklar bölümünde yazan belgeleri bulundurun ki, sınavdan sonra sonuçları öğrenir öğrenmez belgeleri teslim edin, tekrar gidip gelmek zorunda kalmayın.
4.     Adım – Sınavda Başarılı Olanlar İçin Yapılacaklar
Yanınızda aşağıdaki belgeleri bulundurun ve sınavdan sonra İzmir Liman Başkanlığı zemin katında yer alan 4 nolu vezneye gidip evraklarınızı teslim edin. Evrakların hepsinden 2 takım hazırlayın. Birisi ADB için birisi KMT için. (sağlık raporu için 1 orijinal 1 kopyayı kabul ediyorlar). Evrakları teslim ettikten 4-5 gün sonra belgelerinizi teslim alıyorsunuz.
1.       http://gss.gasm.gov.tr/goss/doc/KullanimRehberi.doc adresinden indireceğiniz kullanıcı rehberinin son sayfalarında ADB ve KMT talebi için dilekçeler yer alıyor. Bu dilekçeleri doldurup çıktı alıp imzalayın.
2.       4 numaralı veznede duran matbu dilekçeler var onlardan da 2 adet (1 ADB için 1 KMT için) alıp doldurun imzalayın. (bunu sınav öncesi bekleme salonunda beklerken yapabilirsiniz)
3.       Nüfus cüzdanı fotokopisi
4.       4 fotoğraf
5.       Sisteme taratılan Sağlık raporunun aslı ( Göz ve KBB Uzmanının kaşesi olacak, Gözde renk körlüğü gece körlüğü yoktur ibareli ve Sağlık Raporunun alındığı tarih 4 ayı geçmiş olmayacak)
6.       Adli Sicil Kaydı veya Kamu personeli olan kişilerden kurum kimliği fotokopisi yada kurumda çalıştığına dair yazı. (E- Devlet’ ten alınan sabıka kaydını kabul ediyorlar. Ben bunun yanında Askerlikle İlişkisi Yoktur belgesi de aldım. Gerekebilir)
7.       Diploma Fotokopisi (Aslını da yanınızda bulundurun görmek isteyebilir)
8.       Muavafakatname 18 yaşını bitirmemiş 14 yaşını tamamlamış adayın velisi/vasisi tarafından muvafakatname hazırlanacaktır.
9.       Sisteme taratılan Sınava giriş dekontunun aslı (50 TL Amatör Denizci 50 TL Kısa Mesafe Telsiz Operatörü dekontu) (internet bankacılığı ile işlem yaptıysanız bankadan kaşeli ve imzalı dekont almanızı öneririm. Sorun yaşamamak için ben öyle yaptım)
10.   Sınav sonrası sınavı kazanan kişiler için Veraset ve Harçlar Vergi Dairesine belge harçlarının yatırıldığına dair dekontlar. Bu dekontları sınavdan önce hazırlayamayacağınız için bu adım sınav tamamlandıktan ve başarılı olduğunuz açıklandıktan sonra yapılabilir.
Harçların ödenmesi için vergi dairesine gitmiyorsunuz. Süreç şu şekilde işliyor:
è Bu harçları ödemek için öncelikle tahakkuk ettirmeniz gerekiyor. Yoksa vergi dairesi ve bankalar borç göremiyor.
è Harç borcunu tahakkuk ettirmek için, herhangi bir bilgisayar veya cep telefonundan (İzmir Liman Başkanlığı’nın zemin katında bulunan bilgisayarlarda olur) http://odeme.denizcilik.gov.tr/ adresine giriyoruz. Burada Bireysel KullanıcıàGiriş e tıklıyoruz. Sonrasında boşlukları doldurarak sisteme giriyoruz.
è ADB için Liman İşlemleri altından Yeterlilik Belgesi’ne tıklıyoruz. Buradan menüden Amatör Denizci’ yi seçip, altındaki satıra da adımızı yazıp Hesapla’ ya tıklıyoruz. Sonrada Başvur’ a tıklıyoruz ve 22 TL’ lik bir vergi borcumuz oluşuyor yani tahakkuk ettiriyoruz.
è KMT için Liman İşlemleri altından Gemi Adamı Cüzdanı ve Türk Denizci Kütüğüne Kayıt Suretleri bölümüne tıklıyoruz. Buradan menüden Kısa Mesafe Telsiz Belgeleri’ ni seçip, altındaki satıra da adımızı yazıp Hesapla’ ya tıklıyoruz. Sonrada Başvur’ a tıklıyoruz ve 14 TL’ lik bir vergi borcumuz oluşuyor yani tahakkuk ettiriyoruz.

è Daha sonra İzmir Liman Başkanlığının 100 metre ilerisindeki Garanti Bankası’na gidiyoruz (Cumhuriyet Meydanı). Burada ADB ve KMT için harç ödemek istediğinizi söylüyorsunuz. TC numaranızı veriyorsunuz. Onlarda bilgisayardan size 36TL borcunuz olduğunu söylüyorlar. Her 2 belge için ayrı ayrı dekont veriyorlar. Bunları da dosyanıza ekliyorsunuz.



stanbul: Levent - Ataşehir - Beylikdüzü, İzmir: Alsancak
Kurs süresi: Bir hafta sonu.
Butik eğitim: Maksimum 7 kişi.
Kurs ücreti: 650TL

Ehliyet Garantisi!


0 yorum :

TÜRKİYE DE AMATÖR DENİZCİLİK

Yazan : Özkan Gülkaynak'ın konuya ilişkin mesajı : (Değerli Dostlar,Amiral Cem Gürdeniz oluşturmuş olduğu KUDENFOR isimli bir oluşum var. Denizciliğin her alanında gelişim ve çözüm üretmeyi amaçlıyor.Benimde içinde bulunduğum oluşumda,AMATÖR DENİZCİLİĞİMİZ ile ilgili bir konuşma yaptım. Bu konuşmanın bir benzeri,KIRMIZI KEDİ kitapevi vasıtasıyla çıkartılan yeni deniz dergisi DENİZ MECMUASINDA yayımlandı.İlginizi çekeceğini umarak paylaşıyorum... MÜMKÜN OLDUĞUNCA PAYLAŞILMASINI RİCA EDERİM)





Dünya denizciliğinin tarihi bir hayli eskidir. 45.000 yıl önce bile eşya ve erzak taşımak için denizci tekneler yapıldığı bilinmektedir. Amatör denizciliğin tarihi ise oldukça yenidir. 1898 yılında, motorsuz, eski bir istiridye teknesini onarak dünyayı ilk defa dolaşan Kaptan Joshua Slocum, milyonlarca insanı etkileyecek amatör denizciliğin ilk tohumlarını, 1899 yılında yayımladığı ”Sailing Alone Around the World” kitabıyla atmıştır. Son derece sade, sürükleyici bir üslupla kaleme alınan kitap, özellikle Amerika ve Avrupa dan bir çok insanı etkilemiştir. Ayrıca insanlığın içinde bulunduğu, sanayileşme, sosyal baskı ve sıkıntılarla ekonomik buhranlar, ve en önemlisi savaşlar, bunlardan bunalan insanların bir bölümünü, küçük boylarda tekneler inşa ederek okyanuslara açılmaya ve bir nevi doğaya dönmeye teşvik etmiştir. 
O dönemin tekneleri genellikle ahşap ve çivi ile yapılmaktaydı. Elektrikli seyir aygıtları bulunmamaktaydı. Yelkenler bile pamuklu kumaşlardan dikilirdi, bitkisel halatlar kullanılırdı. Ama dünya ve denizler henüz bozulmamıştı. Denizciliğin tüm zorluklarına rağmen, artık denizler bir çok idealist maceraperestin kaçış yeriydi. O dönemin denizcileri, karşılaşacakları tüm zorluk ve sorunları kendi bilgi birikimleri dahilinde çözmek zorunda olduğu için, adeta kendilerini geliştirmeye adadılar.
Sürekli okumak, düşünmek ve uygulamak denizlere açılan kapının anahtarıydı. Küçük ahşap tekneleri ile dünya çevresinde dolaşan denizciler, diğer denizcilere de yol göstermek maksadıyla kitaplar yayımladılar. Bu kitapların birçoğu yarı akademik görünümde, eşsiz bilgiler içermekteydi. Sadece bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda okuyucuda duygu, coşku ve merak uyandırıyor, onlara denizlere açılma cesareti kazandırıyordu.
Denizlere açılan insanlar, kendi yaratmış oldukları yeni yaşamlarını, karadaki yaşantıları ile mukayese ediyor, yorumluyor, bunlarda onların dünya düzenine daha bağımsız bakmasını ve dünya onu sorgulamasını sağlıyordu. Denizlerde yaşam felsefelerini oluşturmuş, huzur içinde yaşayan insanlar, her türlü kısıtlı imkanlardan dolayı birbirleri ile dayanışmanın, dostluğun, yardımlaşmanın, kendi kendine yetebilmenin ve daha bir çok erdemli davranışın önemini anlıyor ve kendi kendine yetkin ve erdemli insan olma uğraşısı olan AMATÖR DENİZCİLİK KÜLTÜRÜNÜN ortaya çıkmasına ön ayak oluyorlardı.
Aynı zamanda doğa ile iç içe yaşayan ve karadaki insanlardan çok daha az harcayan bu insanlar, mutluluk için paranın birincil faktör olmadığını, gerçek mutluluğun sağlanmasında, doğanın en önemli etmen olduğunu hissediyor, düşüncelerini kitapları ile birlikte kitlelere aktarıyorlardı.
Amatör denizciliğin bireyin gelişimi tetikleyen bir uğraş olduğu kolayca anlaşılabilir. Çünkü sürekli temiz ve sağlıklı bir ortamda yaşayan, doğal beslenen, fiziksel aktivitede bulunan, öğrenen ve en önemlisi öğrendikleri ile düşünen, düşündükçe yaratan ve yarattıkça daha kolay üreten hale gelen insandır denizci. Aynı zamanda denizci doğa ile yaşamaktan o kadar hoşnuttur ki, şehir hayatının kısır çekişmelerinden, yapay davranışlardan sıyrılmayı bilmiş veya buna gerek görmemiştir.
Amatör denizcilik, bilimsel, akılcı ve yaratıcı düşünmeyi tetiklemekle birlikte, ilginç detaylarından biri de yüksek teknolojiye günümüzde bile pek gereksinim duymamasıdır. Teknelerle ilgili bir çok donanım halen temel aletlerle, standart tezgahlarda, bir çok amatörün kendi el becerisiyle üretiliyor. Örneğin bir tekneyi en eski malzeme olan ahşaptan imal edebilirsiniz ama ona vereceğiniz şekil ve ağırlıkların dağılımı, son derece karmaşık hesaplar ve beklentiler sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle bir yelkenli teknenin dizaynı belki bir uçak dizaynından çok daha zordur. Teknenin kendi kendine dümen tutabilmesi için gerekli rüzgar dümenleri, akıl ve yaratıcılığın en iyi örneklerinden biridir. Bir sanayi sitesinde bile rüzgar dümeni imal edebilirsiniz ama ilgili hesapları öğrenip, uygulamak senelerinizi alır. 
Navigasyon bilimi, özellikle astronomik navigasyon, dünya düzenin işleyişini öğreten eşsiz bir yaratıcılık ve düşünme sanatı ve yöntemidir. Pek tabi ki matematik, coğrafya ve fizik gibi bilimsel disiplinleri de kullanır. Bu tür örnekler amatör denizcinin akıl ve yaratıcılık çeşmesini açan ve sonrasında kolayca uygulama imkanı veren, bir çok uğraşta bile bulunmayan eşsiz bir fırsattır. Ne kadar yaratıcı ve konusunda uzman olursanız olun, tasarımını yapmış olduğunuz bir uçağı kolaya kolay imal edemezsiniz, çünkü kullanılan teknoloji yüksektir. Ama halen temel malzeme ve aygıtları kullanarak tasarladığınız bir tekneyi kendiniz imal edebilirsiniz. Denizcilik düşünüp, yaratıp, uygulayabilmenin bir fırsatıdır. Doğru uygulandığında kişiyi bir çok konuda uzmanlaştıran eşsiz kişisel gelişim biçimidir. İyi bir denizci, her konuda kendi kendine yetebilmenin eşsiz bir pratiğini yaşar.
TÜRKİYE DE AMATÖR DENİZCİLİK SÜRECİ
Türkiye de Amatör Denizciğin en önemli ve ilk hamlesi şüphesiz Sadun ve Oda Bora çiftinin 1965 yılında çıktıkları dünya turunu tamamlaması olmuştur. Sadun Boro yıllarca amatör denizciliğin sevdirilmesine, Ege Denizi’nin neden diğer denizlerden çok daha çekici ve korunmaya değer olduğunu anlatmaya çabalamıştır. 
Sadun Boro binlerce Türk vatandaşını denizciliğe özendirirken, Türkiye Cumhuriyeti, tarihindeki en radikal ekonomik değişim olan 1984 yılındaki serbest piyasa ekonomisi ile neredeyse her nesnenin ithal edilebildiği, bir ekonomiye geçmiştir. Her ekonomik değişikliğin, sosyo-kültürel değerleri etkileyeceği aşikardır. Kademeli olmadan ve olumsuz sosyal sonuçları gözetilmeden uygulanan yeni ekonomik uygulamalar, daha kolay zengin olmak, kısa zamanda köşeyi dönmek gibi arzu ve kavramları da ortaya koydu. Gelir dağılımı da hızla bozulmaya başladı. Toplumumuzun yardımlaşma, paylaşımı, eğitim vs gibi bir çok kültürel değerleri erozyona uğramaya başladı. Sadece büyüme hızlarına bakarak Türkiye nin geliştiği iddia edildi. Aslında eğitim düzeyi, toplumsal değerler vb. hep geriledi. Hızlı bir çevre katliamı başlatıldı, tüm doğal değerlerimiz paraya dönüştürülmeye başlandı. Binlerce yıldır dantel gibi olmuş dünyanın en güzel kıyıları betonlarla dolduruldu.
Her şey insanın tüketimi, anlık, sahte tatlar üzerine kuruldu, gelecek kuşaklar unutuldu. Bu nedenlerle öngörülü ve vizyon sahibi politikacıların, mutlaka ekonomik politikaların ne tür sosyo-kültürel değişiklikler yaratacağını öngörmeleri esas olmalıdır. Ülkeye giren bir çok seri imalat tekne ile amatör denizcilik zaman zaman, zenginleşen insanlar tarafından bir gösteriş uğraşı haline geldi. 
Denizlerle yaşamak yerine bir çok insan pahalı lüks marinalarda teknelerini tutar hale geldiler. Yarışlar, ego tatmini sağlamak ve gösteriş maksatlı istismar edilmeye, denizcilik ruhundan uzaklaşmaya başladı. Özetle denizciliğimiz bir TÜKETİM DENİZCİLİĞİNE dönüştü. Gerçek denizcilik kültürünün, bireye kazandırdıkları bir türlü fark edilemedi. Ama lafta denizciliğimizin geliştirilmesi söylemleri bolca kullanıldı.
ŞU ANDAKİ DURUM
Şu an itibarı ile amatör denizciliğimizi incelediğimizde tekne sayısının artmış olduğu, marinaların dünyadaki en lüks marinalar olduğunu görürüz. Peki bu denizciliğimizi geliştirdiğimiz anlamına mı gelir? 
Şüphesiz hayır. Kalite ve kantite farklı kavramlardır. Toplumun denizcilikten yarar görmesi için, bireysel gelişimi destekleyen biçimlerde yapılması gerekir. Bireysel gelişim salt fiziksel gelişim değildir. Bunun içinde yüksek farkındalık, yaratıcı düşünebilme gibi bir çok farklı unsur vardır. Tabi ki dileyen dilediği biçimde denizcilik yapabilir, bireyin mutlu olması esastır. Ona karışmak veya eleştirmek gibi bir niyet söz konusu asla olamaz. Önemli olan bireyin mutluluğu, dolayısıyla toplumun mutluluğudur. Ancak devletlerin, kurumlarım amacı toplumlarına yol göstermek ve onları daha doğru yönlendirebilmek ve ona göre politikalar üretmek olmalıdır. Ancak bu şekilde daha huzurlu ve mutlu bir toplum oluşturulabilir. 
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ve maalesef halkında doğru tanıtılamadığı için, Amatör Denizcilik hep bir sınıf sporu, zengin uğraşısı olarak algılandı. Denizciliğin teşvik edilmesi için doğru dürüst çalışılmadığı gibi aynı zamanda harçlar ve vergilerle küçük tekne sahipleri denizcilikten soğutuldu. 
Yıllardır sorun olan bağlama ve barınma meselesine hep rant gözüyle bakıldı. Marinaların inşa ediliş ve devletle olan vergilendirilme ilişkileri, niyeti bireysel gelişimi sağlamak, doğa içinde yaşamak olan küçük tekne sahiplerini hepten bezdirdi. Fiyatın arz talep ile belirlendiği ortamda artan nüfus ve satın alma kolaylıkları nedeniyle tekne sayılarının artması nedeniyle zaten aşırı lüks felsefeyle ve maliyetle inşa edilen marinalara devlet esaslı vergileri getirince, bir küçük teknenin bağlama ücreti bile lüks bir evin kira bedellerini katlar oldu. Bu durumdan asla marina işletmeci ve sahiplerini sorumlu tutmamak gerekir. Onlar işletmecilik prensipleri çerçevesinde, ellerinden geldiğince amatör denizciliği desteklemeye çalıştılar. Unutulmamalıdır ki işletmelerin temel amacı kar maksimizasyonudur. İşletme bir canlı gibidir, yaşatılması esastır. Karlılığın ötesine geçecek, her davranış ciddi bir yönetim hatasıdır. 
Marinalar artan masraflar nedeniyle, büyük tekneleri, küçük teknelere yeğler olmuşlardır. Çünkü aynı yerden çok daha fazla gelir elde edilebilmektedir. Motor yatlar her zaman daha iyi gelir kapısıdır. Çünkü Türkiye’de motor yat sahiplerinin gelir hacmi, yelkenli sahiplerinin gelirlerinden fazladır. Marinalarda hizmet veren servisler, doğal olarak motor yatları, yelkenlilere tercih etmektedirler. Bu durum yelkenli küçük teknelerin marinalarda barınmasını bir hayli zorlaştırmaktadır. Hatta bazı durumlarda bir küçük teknenin 5 yıllık bağlama bedeli neredeyse teknenin bedeline ulaşmaktadır. 
Diğer taraftan, nüfusumuz hızla artmaktadır. Denize olan ilgi de bu artıştan payını almaktadır. Bu nedenle artan tekne sayısını karşılayacak bağlama imkanları yetersiz olduğundan arz ve talep dengesizliği nedeniyle marina fiyatları hızla artmaktadır. Türkiye nin bu durumunu seneler önce ortaya koyduğumda, bir çok marina işletmecisi bana inanmamıştı. Şu anda, bir küçük tekne sahibi için durum daha vahimdir. Yeni marinalar yapılsa bile fiyatların dramatik biçimde artmasının önüne geçilemeyecektir. Yanlış politikaların veya politikasızlıkların sonucu olan bu durumun değişmesi için mutlaka radikal çözümler oluşturulmalıdır.
Etkili ve bilinçli bir denizcilik politikamızın bulunmaması, amatör denizciliğimizi, toplumsal zafiyetlerimiz nedeniyle, kolaycı bir denizciliğe dönüştürdü. Çamlarla çevrili bir bölgede bulunan bir marinaya gidin, önyargısız çevrenize bakın. Teknelerin büyük çoğunluğunun, denizde doğal koylarda bulunmak yerine, marinada elektrik almış, güvertesinde oturan, zaman zaman havuzuna giden, saunasında terleyen, masaj salonunda, barında ve restoranında zaman geçiren insanlarla dolu olduğunu göreceksiniz. Bir kaç saatliğine çıktığı denizden dönerken bile mutlaka ve mutlaka bot desteğini marina hizmetlerinin olmazsa olmazı olarak görecektir. Teknelerini karaya çekmiş insanların çoğunun zehirli boyayı bile kendilerinin atmadıklarını, teknelerini geliştirme yolunda pek faaliyetleri bulunmadıklarını fark edeceksiniz. 
MİNİMALİST DENİZCİLİK
Marinaların imkanlarına ve konforuna bağlı olarak gelişen bu denizcilik maalesef bir TÜKETİM denizciliğidir. Bu tür bir denizciliğin bireysel gelişime pek katkısı yoktur. Bireysel gelişime katkısı bulunan denizcilik, MİNİMALİST denizciliktir. Minimalist denizcilikte, bireyler evlerindeki konforu teknelerine taşımaya çalışmazlar. Kendi el becerileri ve bilgi birikimlerini arttırarak teknelerini geliştirirler. Önemli olan teknelerinin güvenliğidir. Minimalist denizcilik, ilkel şartlarda yaşama denizciliği değildir. Bir tevazu ve yetinme denizciliğidir. Burada esas olan sadece deniz sevgisidir. Tüm bunlara rağmen, denizciliği sınıflandırmayı asla doğru bulmam, bunun ayrıştırıcı olduğunu düşünürüm. Dileyen denizde veya marinada istediği gibi yaşamalıdır. Zaten deniz, çaba harcamayan bireylere bile bir şeyler öğretir. Minimalist denizcilik, küçük bir tekne üzerinde, edindikleri bilgiler sonucunda, kendi teknolojilerini yaratan, teknesinin sorunlarına kolaylıkla çözüm bulan, el becerilerinin, bedensel ve düşünsel yeteneklerinin gelişimine ön ayak olan denizciliktir. Minimalist denizcilik şüphesiz özgün bireylerin oluşumuna ön ayak olur. Senelerdir eğitim sistemimizde, bizlere verilmeye çalışılan, bilginin depolanmasıydı. Artık toplumumuz, düşünmeye ve bilgiyi üretmeye alıştırılmalıdır. Bu toplumsal bir alışkanlık haline getirildiğinde, şüphem yoktur ki, üretkenliğimiz kat be kat artacaktır.
DEVLET POLİTİKASI VE BÜROKRASİSİ
Devlet, en güçlü ve imkanları en geniş kurumdur. Bu nedenle, amatör denizciliğin bireyleri, özellikle gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaran, bireysel gelişimlerini sağlayan bir uğraş olduğunun devlet kurumları tarafından fark edilmesi ve bununla ilgili düzenlenmelerin sağlanması gerekir. 
Diğer taraftan denizcilik teşvik edilirken, ilgili altyapı tesisleri yapılırken, çevre hassasiyeti mutlaka dikkate alınmalıdır. Şu anda, bir çok konuda özellikle doğanın korunması alanında pratikte caydırıcılık mekanizması yeterince çalışmamaktadır. Bu konuda devletin ciddi bir eğitim politikası olmalıdır. Eğitim esas alınmalıdır. Hem sosyal hem de fiili kirlilik oluşturan tüm davranışların yerinde ve kararında yaptırımlarla caydırıcı hale getirilmesi gerekir. 
Şüphesiz devletin tutumu ve niyeti amatör denizciliğimizin çehresini değiştirecek en belirleyici unsurdur, adeta değişimin olmazsa olmazlarındandır.
Devlet Bürokrasisi senelerdir, Türk amatör denizciliğinin gelişimi engelleyen ağır bir bariyer gibi durmaktadır. Vergilendirme küçük tekne denizciliğini teşvik edecek biçimde yeniden düzenlenmeli, kendi teknelerini yapan denizcilerin önünün açılmasına ön ayak olunmalıdır. Tekne yapmak, bir birey için okuldan farksızdır. Onu bir çok konuda bilgilendirir, el becerilerini arttırır, daha kolay çözümler üretmesine olanak sağlar.
AMATÖR DENİZCİLİK EĞİTİMİ
Bireyler amatör denizci belgeleriyle birlikte gerekli temelleri alırlar ve hukuki bir belge ile denizlere açılmaya başlarlar. Dikkatlice düşünüldüğünde bir bireyi pedagojik olarak etkilemenin, bir işin yapılışının öğretilmesinden çok daha zor olduğunu fark ederiz. Kolaylıkla bir çok insan yelken yapabilmeyi, teknesine kumanda edebilmeyi öğrenebilir. Ancak onu doğayı koruyacak, yardımlaşma, nezaket ve tevazu içeren denizcilik kültürünü bünyesinde taşıyabilecek biçimde etkileyebilmek sanırım çok daha zordur. Özellikle yaş ilerledikçe bu kültürel olguyu aktarabilmek daha da zorlaşır. Bence denizciliğimizde ve eğitiminde asıl üzerinde durulması gereken işin pedagojik bölümüdür. Denizlere çıkacak insanlara, onu koruma bilinci verilmesi eğitimin özünü oluşturmalıdır. Denizler korundukça daha çekici olacaktır.
BAĞLAMA MESELESİ
Teknelerin bağlanma ve barınma ihtiyacı salt bir gelir kapısı olarak düşünüldüğünde amatör denizciliğimiz yeterince gelişmeyecektir. Türkiye’de marinalar bir AVM görünümündedirler. Tek başlarına, sınırlı kapasiteleri ve yüksek bağlama ücretleri nedeniyle asla bağlama sorununu tek başına çözemeyeceklerdir. Bununla birlikte, Ege gibi, tarihi, doğası, koyları ve berrak suları ile son derece dikkatli korunması gereken bir denizde marina inşa ederken özenli olunmalıdır. Marinanın konumu dikkate alınması gereken en önemli faktördür. Doğal demir yerleri, doğal bölgelerde marina inşa edilmemelidir.
EGE’YE ÖZGÜN BİR MODEL 
Bizlere Ege’de denizciliği sevdiren, bu kıyıların doğal halidir. Bağlama meselesi, sağduyulu yer tespiti ile başlamalı, mümkün olduğunca, açık alanlarda uzun dönemli ve düşük maliyetli olarak çözülmeye çalışılmalıdır. Korunaklı, doğal değeri nispeten düşük alanlarda, kazıklar çakılarak veya şamandıralar atılarak, binlerce teknenin bu alanlarda barınması sağlanabilir. Bu sistemde, kıyıya yapılan altından su geçen bir iskelede bulunan hizmet teknesi, telsiz çağrısıyla kişileri teknelerinden cüzi bir ücret karşılığında iskeleye taşıyabilir. Dileyen iskeleye botuyla da çıkabilir. Haftada bir, bu motorlarla alargada barınan teknelere mazot ve su servisi yapılabilir. Gereken teknelere bu sistem içinde, belirli süreliğe bir tamir rıhtımı sunulabilir. Gerekirse yüzen bir salı andıran çalışma platformları ile teknelere aborda olunup, üzerinde küçük jeneratörlerle temel onarım imkanlarının çözümüne de yardımcı olunabilir. Bağlama alanını kamera ile gözlemleyen güvenlik görevlisi bulunabilir. 
Bu şekilde işletilen bir marinada arz ve talep dengesiyle oluşacak fiyat, bir amatörün imkanları dahilinde olur. Aynı zamanda hiç beton dökülmeden, bölgesel ve ekolojik çözümler üretir. Artan nüfus ve denizciliğe ilgi nedeniyle misliyle artacak bağlama sorununa en temel, en yararlı çözümün bu olduğu düşünüyorum. Marinalar, Türkiye koşullarında tek başına kesinlikle bağlama sorununu çözemezler, sadece yardımcı olurlar.
ÇEVRE BİLİNCİ EĞİTİMİ
Türkiye nin denizleri ve coğrafyası şüphesiz dünyada çok özel bir yere sahiptir. Bu kadar girintili, çıkıntılı çekici koylar, adeta kristali andıran son derece berrak deniz, uygun iklim hepimizi bu sulara ve kıyılara bağlayan etmenlerdir. Bu kıyıların, rant amaçlı veya kısa dönemli çözümler üretilebilmesi maksadıyla doldurulması, kıyılarımızın sonunu getirmektir. Doğallığı koruyabilmek en iyi ve üretim ve çözüm biçimi olmalıdır. İnsanlığın kendi kendine yarattığı sahte ihtiyaçları, vizyonsuz çözümlerle (!) karşılaması doğru değildir. Özellikle Ege denizi için. 
Aksi taktirde binlerce yıldır doğal kalmış, son 30 yılda yapılan uygulamalarla, çekiciliğini yitirmeye başlayan kıyılarımızın kesinlikle sonu gelecek, amatör denizciliğimizi teşvik eden, denizcilerimize coşku veren bu eşsiz kıyı ve sular özelliğini kaybedecektir. Bu nedenle denize çıkacak her bireye ülkesinin doğal değerlerinin önemi hakkında bilgi verilmesi ve farkındalığının arttırılmaya çalışılması şüphesiz, koruma bilinci oluşturacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla
Özkan Gülkaynak

0 yorum :