“Hayallere Yelken Açtım”
Alim ve Hattaya Sür çiftinin, dünya seyahatini anlattığı “Hayallere Yelken Açtım” kitabı, güzel bir üslupla yazılmış bir anı ve rehber kitap 2013 eylül'de Naviga yayınlarından çıktı.
Kitapta,Hattaya Sür’ün de nefis yemek tarifleri de yer alıyor.
devamını oku →
Bu kitap bir hayalin nasıl gerçekleştiğinin örnek öyküsü olarak özetlenebilir...
Alim Sür, Fethiyeli Türk denizci ve turizmci. Tayland doğumlu, Çinli asıllı Türk eşi Hattaya Sür ile birlikte 2003 yılında Prout 33 Quest marka katamaran teknesiyle çıktığı dört yıllık dünya turunu Haziran 2008'de tamamlamıştı. Eşi Hattaya ile evlenirken dahi dünya turuna çıkmayı şart koşan denizci, 16 Eylül 2003 günü Fethiye Ece Saray Marina’dan My Chance isimli Türk bayraklı ilk katamaran tekne ile seyahatine başlamıştı. İngiliz yapımı Prout, tek direk yelken bir katamaran olan My Chance, 9.75m. boyunda ve 4.40m. eninde bir teknedir.
Yolculuk süresinde zaman zaman fırtına mevsiminin geçmesini beklemek için teknelerini karaya çekip, bu süre içinde Türkiye'ye gelen Alim-Hattaya Sür çifti, yolculuklarını planladıkları gibi Sadun Boro'nun dünya yolculuğunun tamamlayışının yıldönümü olan 15 Haziran'da sona erdirmeyi başardılar.
Marmaris’ten yola çıkıp Akdeniz, Atlantik, Panama, Pasifik, Hint Okyanusu, Kızıldeniz, Akdeniz rotasında yaşadıklarını, ada ada, ülke ülke gittiği yerlerin özelliklerini hatta koordinatlarıyla birlikte demir yerlerini okuyucuyla paylaşan bu kitap, yeni gezginler için sanki yardımcı bir pilot veya rehber niteliği de taşıyor...Alim Sür’ün kitabının arka kapağında ise büyük denizci Sadun Boro’nun bir tanıtım yazısı yer alıyor.
Daha çocuk yaşlarda iken büyük usta Sadun Boro’nun seyahatinden ilham alarak, yelkenle dünya turu hayalini yıllarca kafasında besleyip, daha sonra bir katamarana kavuşup, eşiyle birlikte hayallerini gerçekleştiren Alim Sür’ün yolculuğu dört buçuk yıl sürmüştü...
Alim Sür, Fethiyeli Türk denizci ve turizmci. Tayland doğumlu, Çinli asıllı Türk eşi Hattaya Sür ile birlikte 2003 yılında Prout 33 Quest marka katamaran teknesiyle çıktığı dört yıllık dünya turunu Haziran 2008'de tamamlamıştı. Eşi Hattaya ile evlenirken dahi dünya turuna çıkmayı şart koşan denizci, 16 Eylül 2003 günü Fethiye Ece Saray Marina’dan My Chance isimli Türk bayraklı ilk katamaran tekne ile seyahatine başlamıştı. İngiliz yapımı Prout, tek direk yelken bir katamaran olan My Chance, 9.75m. boyunda ve 4.40m. eninde bir teknedir.
Yolculuk süresinde zaman zaman fırtına mevsiminin geçmesini beklemek için teknelerini karaya çekip, bu süre içinde Türkiye'ye gelen Alim-Hattaya Sür çifti, yolculuklarını planladıkları gibi Sadun Boro'nun dünya yolculuğunun tamamlayışının yıldönümü olan 15 Haziran'da sona erdirmeyi başardılar.
Alim Sür kitabında şunları vurguluyor:
“Önemli olan uzun yolda seyir halidir... Yelkenli tekne, seyahat ederek yeni coğrafyalar keşfetmeyi seven insanlar için en iyi araçtır. Çünkü bir gezi teknesinin hızıyla dünyayı arşınlarken, yakalanan güzellikler çoğalır. En çok merak edilenlerin başında böyle bir seyahatin maliyeti gelir. Nedense tekneyle dünya turu, ‘Varlıklı insanların yapabileceği bir yolculuk!’ olarak yorumlanır. Aksine bu durum tamamen farklıdır. Bugünden geriye şöyle bir baktığımızda, dünya turu yapmış denizcilerin büyük kısmının teknelerinin çok mütevazı, bütçelerinin de kısıtlı olduğunu görürsünüz. Bunların en başında da hepimize ilham kaynağı olan ‘Pupa Yelken’in yazarı Sadun Boro gelir...”Marmaris’ten yola çıkıp Akdeniz, Atlantik, Panama, Pasifik, Hint Okyanusu, Kızıldeniz, Akdeniz rotasında yaşadıklarını, ada ada, ülke ülke gittiği yerlerin özelliklerini hatta koordinatlarıyla birlikte demir yerlerini okuyucuyla paylaşan bu kitap, yeni gezginler için sanki yardımcı bir pilot veya rehber niteliği de taşıyor...Alim Sür’ün kitabının arka kapağında ise büyük denizci Sadun Boro’nun bir tanıtım yazısı yer alıyor.
Alim Sür ve yeni başlayacağı yolculuğuna ilişkin 30 eylül 2013 tarihli Hürriyet gazetesinde çıkan Fatih Çekirge imzalı yazı şöyle başlıyor...
"Bir okyanus sevdalısına güle güle demek isteyen kim varsa...
GECE yarısı bir balina çarpmıştı onlara...İlk mesaj Osman Atasoy’dan:
Pasifik’te...Markiz Adaları’na doğru giderken...02-04 nöbetinde Hattaya vardı...Tekne bir sarsıldı. Öyle korktular ki...Sonra dev gibi bir balinanın koca kuyruğunu gördüler.
Sabaha kadar uyumadılar.
Çünkü intikamcı balinaların denizlerinden geçiyorlardı.
Alim Sür işte öyle bir kaptandır.
Dünyayı dolaştı geldi.
Son olarak Okluk Koyu’nda hayallerimizin Poseidon’u Sadun Abimizle oturmuştuk.
Açık denizleri konuşmuştuk.
Sadun Abi her zamanki gibi bana talimatlar vermişti:“Bak Çekirge, eğer bu güzelim koylara sahip çıkmazsan. Bu denizleri beton canavarlarına müteahhitlere yedirtirsen kanatlarını yolarım...”Okluk’da Kaptan Mustafa’nın yerinde güneş henüz batmıştı.
Alim Kaptan’ın gözleri uzaklara doğru dalıyordu.O zaman anlamıştım.
Yine açık denizler çağırıyordu içindeki korsanı...Biz genelde böyle gidip de gelmemek ihtimali olan açık deniz yolcuları için ayrılacağı son limandan giden denizcileri selamlayarak uğurlarız.Osman Atasoy Kaptan’a dedim ki?“Bu defa gidip uğurlamak yerine birer deniz satırı yazalım Alim ve Hattaya Kaptan için...”“Tamam” dedi Osman...Biliyorum, “Tamam” derken de içinden fırtınalar geçmişti.
Osman ve Sibel, Antarktika’ya çıkan ilk Türk denizcileridir.
Ama ondan önce, benim kalbimi denizlere açan ilk dostumdur.Ondan rica ettim.Kırmadı.
Bazı isimler verdi Alim Kaptan’a güle güle mesajı yazsınlar diye...Elbette önce Sadun Abimiz...Sonra sırasıyla, Necati Zincirkıran, Haluk Karamanoğlu, Hakan Öge, Ekrem İnözü, Tanıl Tuncel...ve ben de ekliyorum.
Meriç Köyatası ve daha hangi denizcinin gönlü varsa bir güle güle mesajı göndersin Alim ve Hattaya için...Gidip de gelmemek var.
Denizlerimizin kıymetini bilen kim varsa kısa bir mesaj, pupasından göndereceğiz Alim Kaptan’a...
“Alim Kaptan...
Açık denizlerin kaptanı...Aynı zamanda sessizliğin ve alçakgönüllülüğün de kaptanı...İşte yine gidiyorsun.
Uzun süre duramadın bu kalabalık sularda, değil mi!Yeniden okyanuslara çıkacağın için en az senin kadar sevinçliyim.
Pruvan neta, şansın açık olsun...”